25 Temmuz 2007 Çarşamba

Bulgur Pilavı, Mercimekli-Patlıcanlı





Siz de burun kıvırır mıydınız bulgura bir zamanlar? Ben kıvırırdım. Senede bir iki kereden fazla pişirmezdim. Sıra mı gelmezdi, tercih mi etmezdim… Üzerinde çok fazla düşünmediğim için de ne tür farklı pilavları yapılır, başka nelerin içine katılır, aslında ne de lezzetlidir pek bilemedim. Ama şimdi düşünüyorum ve sık sık pişiriyorum. Çünkü bir- çok besleyici, iki- Sinan çok seviyor.
Bugün ilk kez mercimekli ve patlıcanlı pişirdim. İkimiz de birer tabak mideye indirdik. O derece güzeldi yani.

Malzemeler:
4-6 porsiyon
1 bardak bulgur
3 yemek kaşığı zeytinyağı
1 soğan
1 patlıcan
1 domates
2 bardak su
1/3 bardak yeşil mercimek
Tuz
Baharat, karışık (kuru nane, karabiber, kimyon, pul biber, tarçın vs.)

  1. Mercimeği üstünü aşacak kadar su ile ocağa koyun. Kaynamaya başlayınca altını kapatın ve ağzı kapalı bir şekilde dinlenmeye bırakın.

  2. Bu arada soğanı yemeklik, domates ve alacalı soyduğunuz patlıcanı küp küp doğrayın.

  3. Soğanı zeytinyağında kavurun.

  4. Patlıcanı ekleyin. 1-2 dakika kavurduktan sonra domatesi ve baharatları ekleyin. Ağzı kapalı olarak kısık ateşte 3-4 dakika pişirin.

  5. Suyu tencereye ekleyin. Su kaynamaya başlayınca, süzdüğünüz mercimekleri ve bulguru ilave edin. Ağzı kapalı olarak kısık ateşte suyunu çekene kadar pişirin.

  6. Suyunu çekince altını kapatın. Tencere ile kapağın arasına bir mutfak havlusu koyup dinlenmeye bırakın.

1 kasesi 2-3 yaşındaki bir çocuğun günlük protein ihtiyacının yarısını karşılıyor. Daha ne olsun?

21 Temmuz 2007 Cumartesi

Kabak Mücver, Fırında


Bu tarif Yiyorum Büyüyorum kitabından. İlk kez denedim. Bayıldım. Sinan “anne bu ne, anne bu ne” diyerek yemeği tabağında hücrelerine ayırmadan resmen hapır hupur yediği için 5 milyon kez daha fazla bayıldım. Teşekkürler sevgili Zümrüt Özkan Anjuere (kitabın yazarı oluyor). Tariflerinizin hepsi ayrı güzel.
Ben kitaptaki tariften farklı olarak taze soğan yerine kuru soğan kullandım – çünkü evde taze soğanım yoktu. Bir de kendi yaptığım köri baharat karışımından ekledim. İnanılmaz yakıştı. Buyurun tarife ve sonra hemen mutfağa.

Malzemeler:
6-8 porsiyon
1 büyük kabak
1 küçük havuç
1 küçük patates
1 küçük kuru soğan
3 yumurta
3 yemek kaşığı yoğurt
3 yemek kaşığı un
3 yemek kaşığı ufalanmış ekmek içi
1 çay bardağı zeytinyağı
4 yemek kaşığı rendelenmiş kaşar peyniri
Maydanoz, dereotu
1 tatlı kaşığı köri
1 çay kaşığı tuz



  1. Kabak, havuç, patates ve soğan rendelenir, maydanoz ve dereotu incecik kıyılır.

  2. Yumurta, un, yoğurt ve zeytinyağı macun kıvamına gelene kadar karıştırılır.

  3. Peynir, ekmek içi, tuz ve baharat eklenir.

  4. Tüm malzemeler iyice harmanlanıp yağlanmış borcama dökülür.

  5. 180 derecede 30-40 dk pişirilir.

Yoğurt Çorbası, Sebzeli-Erişteli


Çocukluğumdan beri en sevdiğim çorbadır. Yanında çoban salata ile tabak tabak yiyebilirim. Tabi annem pirinçli sade halini yapar. O hali de pek güzeldir ama bu hali daha besleyici ve hatta daha güzel. Sanırım beğenilerimiz de genetik yolla çocuklarımıza geçiyor. Sinan da bayılıyor bu çorbaya; bol soğanlı, sirkeli çoban salata eşliğinde.

Malzemeler
6 porsiyon

Karışık sebze (1 soğan, 1 havuç, 1 patates, 8-10 adet taze fasülye)
6 bardak yani 1,5 litre su (veya varsa tavuk suyu)
½ bardak erişte
2 bardak yoğurt
1 yumurta
1 yemek kaşığı un
1 yemek kaşığı kuru nane

  1. Küçük küpler halinde doğradığınız sebzeleri – artık evde ne varsa – suda haşlamaya başlayın. Suyu içine koyduğunuz malzemenin miktarına gore ayarlayabilirsiniz.
  2. Sebzeler olmaya yakın erişteleri tencereye ekleyin.
  3. Bu arada ayrı bir kapta yoğurt, yumurta, un ve kuru naneyi iyice karıştırın.
  4. Pişen çorbanın suyundan yoğurt karışımına 1-2 kepce ekleyin ki ılınsın ve kesilmesin.
  5. Yoğurt karışımını çorbaya yavaş yavaş sürekli karıştırarak ilave edin. Çorba kaynayana kadar karıştırmaya devam edin. 2-3 dakika kaynatın.
  6. Bu kadar.

    Kuru naneyi üzerine annelerimizin yaptığı gibi sonradan tereyağ ile birlikte ekleyebilirsiniz. Daha lezzetli olur. Fakat böyle de güzel. Hem böyle soğuk olarak ta içilebiliyor.

    Bu çorbayı sonsuz kere çeşitlendirmek mümkün. Şöyle ki: İçine her tür sebze koyabilirsiniz (kabak, iç bakla, bezelye, ıspanak, mantar, kereviz …). Erişte yerine arpa şehriye ya da herhangi küçük boyutlu makarna kullanılabilir. Ayrıca her tür tahıl ve bakliyat bu çorbaya çok yakışır ve daha da besleyici yapar (pirinç, bulgur, buğday, nohut, fasülye ve hatta yeşil mercimek…).

20 Temmuz 2007 Cuma

Tarhana Çorbası, Kıymalı-Nohutlu


Genellikle doktorlarımız çocuklarımız için “1 yaşından sonra sizinle birlikte sofraya oturabilir (yani sizin yediklerinizden yiyebilir)” der. Ve fakat unutmayalım ve daima farkında olalım ki: Çocuklarımız birer küçük yetişkin değildirler. Hala büyüme evresinde olduklarından bizden daha fazla çeşitlilikte besine ihtiyaçları vardır. Ayrıca mideleri bizimkinden daha küçüktür ve az miktarda yemekle doyarlar.
Bu nedenle kendi soframızı çocuklarımızın besin gereksinimlerine göre yeniden gözden geçirmeli, yemekleri onu/onları düşünerek hazırlamalı, bir kase içinde mümkün olduğunca fazla besin çeşidini içeren yemekler hazırlamalıyız. Biz doymak için yeriz, onlarsa büyümek için. Az yedikleri için de her öğün aynı derecede değerli. Her öğün, çeşit, besin değeri ve lezzet açısından zengin yemekler sunmamız boynumuzun borcu. Doğurduk bi kere, bakmaya çalışacağız artık ziyadesiyle. Sonra rahat bırakmaz vicdanımız.

Ben öyle yapmaya çalışıyorum şahsen. Önceden sade suya yaptığım çorbalar şimdi tam bir arapsaçı mı desem lezzet tepecikleri ile bezeli mi desem. İşte ilk tarifim: Tarhana çorbası. Ama kıymalı ve nohutlu.

Çok klasik oldu bir ilk tarif için. Fakat Sinan’ın hiç hayır demeden yediği yemeklerin başında geliyor. Babamızın evde bir süre tarhana pişmeyince “en son ne zaman tarhana pişirdin söyler misin?” cümlesi ile başlayan, dallanıp budaklanma ihtimali yüksek tartışmalardan kaçınmak için de dönüp dolaşıp yapmam gereken bir yemek ayrıca. Tarhanayı bu vereceğim tarife benzer benzemez her seferinde farklı oluveren şekillerde pişirirken, ruki.org adlı sitede bu şekline rastladım çorbanın ve o günden beri illaki böyle pişiyor bizim evde tarhana. Israrla tavsiye ederim. Pişiriniz, ama illaki böyle.

Malzemeler:
6-8 porsiyon
2-3 yemek kaşığı sızma zeytinyağı
150-200 gr yağsız kıyma
8-10 diş ezilmiş sarımsak
1 yemek kaşığı salça
1 bardak tarhana
8 bardak su (2 lt)
1 yemek kaşığı kuru nane
½ tatlı kaşığı pul biber
Tuz, bolca karabiber
1-2 bardak haşlanmış nohut


  1. Kıymayı, zeytinyağında sarımsaklarla beraber kavurun.
  2. Salça ve naneyi ekleyip birkaç kere karıştırın.
  3. 2 litreden bir bardak su ayırın, kalanı tencereye dökün.
  4. Bir kasede, tarhanayı ayırdığınız 1 kap su ile iyice karıştırın ve tüm baharatlarla birlikte karıştırarak tencereye ekleyin.
  5. Kaynayana kadar karıştırmaya devam edin.
  6. 5-10 dakika kısık ateşte pişirin.

Oldukça koyu bir kıvamda oluyor bu ölçülerle. Çocuklar için çorbanın kıvamı ne kadar koyu olursa o kadar iyi. Siz daha duru sevebilirsiniz ama bırakın koyu kalsın. Her şey vatan için!
Afiyet olsun.


Başlarken...

İnanılmaz kötü bir hafızam var. İnanılmaz sayıda da yemek kitabım. Yıllardır yerli-yabancı bir sürü yemek kitabı okurum, sabah-akşam yemek sitelerini gezerim. Okuduklarımı, gördüklerimi bildiklerimle harmanlar yemekler yaparım. "Aaa ne güzel oldu, artık hep yaparım" dediğim bi dolu tarif var. Ama ben ne yaparım? Hepsini unuturum. Unuttuğumu bile unuturum.
Biri "sen güzel yemek yapıyomuşsun, arkadaşımın doğum günü var. Şööyle değişik, kolay, güzel bir salata tarifin var mı?" der. Ben "tabi var" diyebilmek için hafızamı ararım, tararım, sayarım, sayarım. Bulamam. Ne yapmışımdır? Unutmuşumdur.
Çocuklarım olmadan önce o kadar önemli değildi sanki. Ama şimdi onların sevdiği yemekleri unutmamam çok önemli. Bazen aklıma tarhana çorbasından başka yemek gelmez. "Hay allah! Yine herşeyi unuttum!" diye hayıflanacak zamanım yok artık. Sinan yemek, Civan bebek meme, ev toplanmayı bekler. Yemekler pişmeli, taşmalı, sabah-öğlen-akşam kurulmalıdır sofra. Dönmelidir çark, mümkünse beni ezmeden. Bu günlük işte bu yüzden. Meşru Müdafaa.

Related Posts with Thumbnails