28 Aralık 2008 Pazar

Lahanalı Kısır

Bu kuskus, yani ince, köftelik bulgur ne inanılmaz bir şey! Yok böyle bir nimet. İçine ne koysan kaldırıyor, çocuklara ne yedirmek istiyorsan kesin işe yarıyor. Sinan da Civan da gerçekten içine ne koyarsam koyayım her seferinde bayılarak yiyor.
Kısır denen yemek (salata falan değil, bence başlı başına bir yemek) yalnızca gün menülerinde değil haftanın en az 3 günü akşam sofrasında ana yemek olarak yerini almalı. Ennn favori, ennn sağlıklı çocuk yemeği olarak kayıtlara geçmeli.
Benim kısırla ilişkim ne yazık ki çok yeni başladı. Yani zor, tutturulması böyle bi maharet, el alışkanlığı gerektiren inciği cinciği çok olduğu için ille de misafire yapılası bir şey falan gibi geliyordu. Sonra ne olduysa yapmaya bi başladım, şimdi haftada ennnnn az 2 akşam sofraya gelen tek çeşit yemeğimiz “Bişeyli Kısır”. Ama ne yemek, içine girmeyen şey yok! Evde ne varsa. Kukusun muamelesi, baharatlar, limon-zeytinyağı sosu sabit, diğer malzemeler çok çeşitken ve değişken. En son yaptığım ve en çok övgü aldığım lahanalısının tarifiyle başlayıp, başka hangi malzemeleri ne şekilde koyuyorum şeklinde devam edeyim.


Lahanalı Kısır
4 kişilik

Yemeğin Gövdesi:
1 bardak kuskus (köftelik bulgur)
1 küçük kuru soğan
1 kaşık salça
1 bardak su

Baharatlar:
1 çay kaşığı tuz
½’şer çay kaşığı karabiber, pulbiber
2 çay kaşığı kimyon
1’er çay kaşığı sumak, kişniş
1 tatlı kaşığı kuru nane

Sos:
½ limon suyu
3-4 kaşık zeytinyağı

Değişken sebze bölümü:
Bol maydanoz
1 kabak
1 havuç
3-4 diş sarımsak
3-4 bardak kıyılmış lahana

Önce gövdeyi hazırlayalım. O şişerken de diğer malzemeleri...

  1. Küçük bir tencereye yemeklik doğranmış soğan, salça, su konur ve ısıtılır.
  2. Kaynamaya başlar başlamaz altı kapatılır, kuskus ilave edilir. Ağzı kapalı olarak şişmeye bırakılır.
  3. Bu arada ilave edilecek tüm baharatlar bir köşede karışım olarak hazırlanır ki hepsi aynı anda ilave edilsin, karıştırılsın, pratik olsun.
  4. Bir tavada az zeytinyağında küçük küpler halinde doğranmış kabak, havuç ve sarımsak sotelenir. Kıyılmış lahana ilave edilir. Kavurma işlemine devam edilir. Ağzı kapalı, altı kısık olarak lahanalar yumuşayana kadar pişirilir. Belki daha bi tadı tuzu yerinde olsun diye az tuz, karabiber...
  5. Bu arada şişen bulgur derin salata tabağına alınır. Baharat karışımı ilave edilir ve karıştırılır. Pişen sebzeler ve doğranmış maydanoz eklenir ve karıştırılır.
  6. En son limon suyu+zeytinyağı karışımı ilave edilir.
  7. Varsa yanında bol marulla ve de ayranla servis edilir.


Daha başka neler nasıl eklenebilir?
Kırmızı biber, yeşil biber (küp küp doğranmış)
Havuç (rendelenmiş)
Konserve mısır
Nar
Karnabahar, brokoli (buharda haşlanmış, doğranmış)
Yeşil soğan, taze nane, dereotu (doğranmış)
Yeşil mercimek, nohut (haşlanmış)
Ispanak (çiğ olarak doğranmış)

Böyle işte. Kulağa biraz kalabalık geliyor ama malzeme listesi ne kadar uzun görünse de çok çabuk hazır oluyor, yemek yapmadığım akşamlarda beni çok güzel kurtarıyor. Sofraya oturan herkesin mutlu olması ise yanımıza kar.

Bu arada bulgur ve kuskusla ilgili ufak bir not: Bulgurun rengi ne kadar koyu olursa besleyici değeri o kadar fazla olurmuş. Tabi yapay olarak renklendirilmediğini varsayarsak.
Kuskusun koyu renklisi çiğ köftelik bulgur olarak satılıyor büyük marketlerde. Belki aktarlarda da vardır. Onunla yapılan kısırın tadı ayrı bir nefis oluyor. Bu da Sevgili Ceylan'ın kayınvalidesinin meşhuuuur kısırının tarifinden öğrendiğim bir püf noktası. Teşekkürler Ceylan’cım.

25 Aralık 2008 Perşembe

Lahanalı Erişte

Bu kış beyaz lahana (kapuska) ile aşk yaşıyoruz resmen. Kıymalısı, karnabaharlısı, nohutlusu, hiç sarma işlemi yapmadan dolma tadında zeytinyağlı yemeği:), çorbası, salatası falan filan... Son 3 günümün en favori ve hayat kurtaran tarifi ise Lahanalı Erişte. 3 gün üst üste akşam yemeği için her seferinde biraz daha çeşitlendirerek yaptım.

Çocuklara makarnayı, yemek yemeye başladıklarından itibaren her ne kadar sade vermemeye dikkat etsem de bi şekilde sade makarna ve eriştenin tadını aldılar ve özellikle erişteye hiçbirşey koymama izin vermiyorlar. Ne ceviz, ne peynir. Tereyağlı sade bir şekilde yapıyorum. Dum daha doğrusu. Lahanalısını yapana kadar. Çok sevdiler. Ben de çok sevdim. İnanılmaz kolay. Ve çeşitlemeye açık.
Lahanalı Erişte geleneksel bir Macar yemeği imiş. Ben 3 Malzemeli 5 Yıldızlı Tarifler (Rozanne Gold, Oğlak Yayıncılık) kitabında rastladım. Malzemeleri tereyağ, lahana ve erişte. Evet bu kadar. Benim ev yapımı eriştem tuzlu olduğu için tuz bile kullanmadım.

Lahanalı Erişte

2 porsiyon

1 kaşık tereyağ (ya da sıvıyağ ile karışık)

3-4 bardak kıyılmış beyaz lahana

1 bardak erişte

2 bardak su

  1. Tavada yağı eritin. Doğranmış lahanaları ekleyip soteleyin. Lahanalar yumuşayana kadar altı kısık ağzı kapalı bir şekilde 5 dakika pişirin. Altı çok kısık olmazsa yanabilir, dikkat etmek lazım.
  2. Ayrı bir tencerede kaynayan suya erişteyi ekleyin ve haşlayın. (Ben kullandığım eriştenin 2 katı kadar suyu kaynatıp erişteyi içine attıktan sonra orta ateşte ağzı yarım kapalı pilav gibi pişiriyorum. Suyunu süzmem gerekmiyor)
  3. Pişen lahana ile erişteyi karıştırın. Hemen servis edin.

Eğer erişteniz hazır erişte ise ya da tuzu azsa biraz haşlama suyuna biraz da lahanaya tuz eklemeyi unutmayın.

Bu yemek, etin, tavuğun, köftenin yanına da çok çok güzel gider. Nasıl çeşitlendirileceğine gelince... Piyazlık doğranmış soğan ve sarımsak kavrulur, lahana ile birlikte rendelenmiş havuç da ilave edilerek sotelenebilir. Baharat olarak karabiber, kırmızıbiber ve hatta çok az zerdeçal eklenebilir (Tijen İnaltong'un Mutfakta Zen kitabındaki Zerdeçallı Lahana tarifindeki gibi), ayrıca susam, ayçekirdeği ya da haşlanmış yeşil mercimek gibi eklemeler yaparak tam bir öğüne rahatça dünüştürülebilir. Hatta uzun ince doğranmış kabak, biber de eklenerek yemek Lahanlı Erişte olmaktan çıkarılıp işi iyice abartılabilir:)

Bence kendimizi fazla yormayalım, yemekleri az malzemeli tutup biraz kafamızı da dinlendirelim derim. Kendime son günlerdeki telkinim budur. Basit tut, ba- sit!

23 Kasım 2008 Pazar

Haftanın Menüsü - 24 Kasım

Sebze alışverişini genelde cumartesi günü yapıyoruz. Evimizin kapısının önüne gelen bir arabadan. Eksik bir şey olursa da Perşembe günü köylü pazarından tamamlayacağım bu haftadan itibaren. Yazıp çizmenin bu yararı var işte. Hep aklında planladığı şeyleri yazınca hemen gerçekleştirmeye başlıyor insan.
Bu hafta için neler aldım: Pırasa, karnabahar, havuç, beyaz lahana.
Bunlardan neler neler pişiricem? Haftalık menümüzü yapalım bakalım.

Pazartesi: Ezogelin Çorbası, Kıymalı kapuska, Üzüm ve kayısı kompostosu
Salı: Pırasa Çorbası, Kuru fasülye-Pilav
Çarşamba: Sebzeli Yoğurt Çorbası, Nohutlu Karnabahar, Bulgur Pilavı
Perşembe: Sebzeli Şehriye Çorbası, Etli Bulgur Pilavı
Cuma: Sebzeli Tavuk Çorbası, Kıymalı Pırasalı Börek
Cumartesi: Erişteli Yeşil Mercimek Çorbası, Balık
Pazar: Etli Pazı Dolması, Pazı Saplı Mercimek Çorbası

19 Kasım 2008 Çarşamba

Geliyorum:)

Beni soran, merak eden herkes!! Beni çok mutlu ettiniz bilesiniz:)
Ben de çalışan çılgın anne kafilesine katıldım. Daha çok yorulan ama daha mutlu olan, evde koşturmak yetmiyomuş gibi bi de dışarıda elalemin işine koşturan ve bunun kendine iyi geldiğine inanan o çılgın kafileye!!
Ama işim neyseki yemek pişirmek, pişirttirmek ve yemek ile ilgili. Blogumu beslemek adına çok önemli katkıları olacağına inanıyorum. Beni takip eden sevgili anneler lütfen beni dürtüklemeye devam etsin. Kaytarmaya çok müsait bir yaradılışım var netekim.
Görüşmek üzere, herkese ağız tadı ve sağlık diliyorum.

15 Eylül 2008 Pazartesi

Tavuk Şeritleri

Bu kadar az malzeme, böyle basit bir yemek, ufacik bir dokunusla nasil bu kadar lezzetli hale gelir? Ve o ufacik dokunus kimin aklina gelir? Benim gelmedi, gelemezdi. Tarif Sevgili Zümrüt Özkan Anjuere'nin, Yiyorum Büyüyorum kitabından.

Eve giren tavuk göğüs bizim evde hep böyle pişiyor. Zira başka türlü pişince biraz kuru kalıyor. Başka türlü pişirmelere, kemiksiz kalça yakışıyor.

Fazla söze gerek yok. Okuyan mutlaka yapsın. İlk başta benim yaptığım gibi "yani tavuğu una bula kızart, ne kadar lezzetli olabilir ki?" diye burun kıvırmasın. Tarifin sonundaki ufak dokunuş herşeyi değiştiriyor, gözden kaçmasın.

Tavuk Şeritleri
2 porsiyon

2 adet ince tavuk fileto (ya da 2 parça tavuk gögüs)
2 kaşık zeytinyağı
1 kaşık un
tuz

  1. Tavukları ince şeritler halinde (ya da parmak şeklinde) doğrayın.
  2. Tuzlu un karışımına bulayın.
  3. Yapışmaz tavaya yağı koyun ve ısıtın. Tavuk şeritlerini önlü arkalı pişirin.
  4. Daha sonra tavaya 5-6 kaşık su ekleyin ve kapağı kapalı olarak beş dakika daha pişirin.
  5. Tavada hala su varsa kapağı açık olarak az daha pişirip buharlaşmasını sağlayın.
Hepsi bu. Yanına sebzeli patates püresi pek yakışır. Ya da buharda pişmiş yeşil fasülye, bütün bütün. Domatesli yeşil bir salata, turşu, kırmızı biber ...

4 Eylül 2008 Perşembe

Mafin Kalibinda Yemek-2


Üst sıra soldan sağa: salatalık, kıyma döner, salatalık turşusu

Alt sıra soldan sağa: kabak-havuç-patates püresi, domates, mısır

Sinan'ın tabağının 2 bölmesi döner dolu idi. Veeee ilk defa bütün bölmeleri bitirdi. Kesinlikle o küçük küçük bölmelerdeki yiyecekleri sırası ile bitirmek inanılmaz bir motivasyon oluyor çocuklara.
Civan daha motivasyon falan ne bilmediği için bitirmedi tabi. Olsun, büyüyünce öğrenir.
İlgisiz ve önemsiz not: Bu arada çektiğim fotoğraflar gittikçe çirkinleşiyor. Bloga başladığımdan beri güzel fotoğraf koymaya çok özen gösteriyordum ama ne oldu bilmiyorum artık fotoğraflarım çok çirkin. Uzun süre güncelleyemiyorum bazen, sırf o yüzden. Bu durumu bir an önce düzeltmem lazım:(

31 Ağustos 2008 Pazar

Yeşil Fasülyeli-Peynirli Bulgur Çorbası (Cıvırla)


Ne zamandır eklemek istiyorum bu güzelim şeyi. Unutmuşum. Yöresel bir yemekmiş bu. Erzincan civarlarından. Aslında yöresel yemekleri pek yapmak istemem. Malzemelerin şehirlisi ile tadı illaki tutmaz. Çok basit görünür tarif, malzemesi azdır falan ama diyelim kaymak eritip döker üstüne, o kaymağı bulamazsın şehirde, yemeğin de tek özelliği güzelliğidir o kaymak. Yapamazsın işte öyle kalorifer konforlu is kokulu şehirde. Ama bu tarif öylemi ya? Candan Turhan, Dumanı Üstünde Doyurucu Çorbalar kitabında şehirleştirmiş bu tarifi. Yapınca çok güzel oluyor yani. Çocuklar da bayılarak yiyorlar. Bayılınmayacak gibi değil hani. Bulgura taze fasülye ve beyaz peynir eklemek. Çok güzel hareket çoook!!

Tabağın kenarındaki biberiye süs olsun diye koyuldu. Yemeğin malzemelerinden değil, şimdi nerden bulurum biberiyeyi diye korkmayın. Evet korkmayın ve hemen yapın bu yemeği!! Parmaklarınızı yemezseniz bi düşüneyim bakayım ne olayım.

Cıvırla

4-5 porsiyon

2-3 kaşık zeytinyağı

1 kuru soğan, yemeklik doğranmış

2 yeşil biber, küçük doğranmış

1 kaşık salça

2 taze domates, küp şeklinde doğranmış (ya da yarım kutu konserve domates)

1 çay bardağı bulgur

1 litre sıcak su

250 gr yeşil fasülye, küçük küçük doğranmış

150 gr beyaz peynir, ufalanmış

Tuz, karabiber

  1. Çorba tenceresinde zeytinyağını ısıtın ve soğan, biber, salça, domates ve bulguru sırayla kavurarak ekleyin.
  2. Suyu ilave edin. Kaynayınca ağzını kapatın altını kısın ve 10 dakika pişirin.
  3. Fasülyeleri tuz ve karabiberle birlikte tencereye ekleyin, kapağı kapalı olarak kısık ateşte pişirmeye devam edin (15-20 dk).
  4. Fasülyeler pişince ateşten alın. Peyniri ekleyin ve ağzı kapalı demlendirin. Afiyet olsun.

ÖNEMLİ NOT: Yemeğe koyacağınız her malzeme ayrı ayrı güzel olursa ortaya çıkan sonuç o zaman güzel olur. Yani kahvaltıda zevkle yemeyeceğimiz bir peyniri değerlendirmek adına (börek olayında olduğu gibi) çorbaya koymasak iyi olur. Bu çorba en iyi kahvaltılık peyniri fazlasıyla hak ediyor.

28 Ağustos 2008 Perşembe

Mafin Kalıbında Yemek-1


Üst sıra: Buharda pişmiş havuç ve kabak, ekmek
Alt sıra: Buharda pişmiş yeşil fasülye, tavuk, domates

Çocuklara yemeği nasıl sunduğunuz önemlidir denir ya. Ööööyle yemeklerden gemi yapın yüzdürün, kuş yapın uçurun demek değil aslında. Kolay yiyecekleri şekilde, lokma lokma, şöyle renk renk, işte böyle bölüm bölüm.

Çok beğenerek takip ettiğim Chasing Cheerios blogunda gördüm ilk, yemeği mafin kalıbında servis etmeyi. Sonra bi baktım, haftada en az bir kez bir sürü anne bir öğünü bu şekilde sunuyor ve ne sunduğunu bloglarında paylaşıyor. Hemen dedim biz neden yapmıyoruz, onlar da insan biz de insanız.

Buyrun başlıyorum. Bu şekilde sunmak öyle ilginç ve çekici geldi ki çocuklara, özellikle Sinan'a (Sinan'ın tabağında havuçları kibrit şeklinde kestim, tavukları parmak şeklinde pişirmiştim öyle bıraktım, yeşil fasülyeler de bütün bütündü). Sinan'ın o yeşil fasülyeleri yiyişini görmeliydiniz. Çok hoşlarına gitti çoook.

Böylelikle her cuma buradan "Mafin Kalıbında Yemek" servisi olayımızı paylaşıyorum. Uygulayan olacaksa eğer, fotoğrafını çekip bana gönderirse onları da koyarım şöyle alt alta. Çok şık olmaz mı yani?

28 Temmuz 2008 Pazartesi

Pankek

Daha çok kendim için yaptığım yemeklerden... Malzemelerini gözüm kapalı koyabileceğim, neyden ne kadar koyuyodum diye şüpheye düşmediğim ender tariflerden biri. "Ne var ki bunu akılda tutamayacak" demeyin, tutamayan tutamıyor valla. Ayrıca tuzunu az eksik koysam hiç de öyle zevkle falan yenmiyor. Ayrıntı her zaman önemli ve ayrıntı, tarif ne kadar basit olsa da ayrıntı!

Sabah pankek yapacaksam bi mutlu oluyorum. Bazen "aman keşke ekmek olmasaydı da pankek yapaydım" diyorum.

Sinan başlarda pek yemiyordu ama o kadar ısrarla ve sıklıkla yaptım ki yiyor artık, seviniyor bile. Benim çok sevinçle "bak sinan pankek yaptım" diye çığrınmamın etkisi ne kadar bilemiyorum.

Pankek denen şeyin tarifi budur. Ötesi berisi hikaye.


Pankek
2-3 porsiyon, tıka basa yiyesiye

1 yumurta
1 bardak un
3/4 bardak süt
2 tatlı kaşığı şeker
1 çay kaşığı tuz
1 çay kaşığı karbonat
2 kaşık zeytinyağı

az tereyağı, tavayı yağlamak için

  1. Yumurtayı tuz ve şekerle çırpın.
  2. Sütü ve elenmiş un+karbonatı ekleyip iyice karıştırın.
  3. Son olarak yağı ilave edin.
  4. Yapışmaz tavayı ısıtın. Pankekleri dökeceğiniz bölgeleri tereyağ ile yağlayın. (tavanın tabanını bütün olarak yağlar iseniz pankekleri kaşıkla döktüğünüzde boş kalan yerlerdeki yağlar yanar. Onun için yalnızca pankekin altında kalacak yerleri yağlamaya dikkat etmeli). Yağlama işlemi yalnızca ilk başta yapılacak.
  5. Yemek kaşığı ya da (benim tercihim) servis kaşığı ile ısınmış ve yağlanmış tavaya aralıklarla dökün. Aynı anda 3-4 tane dökebilirsiniz.
  6. Pankeklerin üstü pıt pıt kabarcıklarla dolunca bir spatula ile tersini çevirin. Altı da pişene kadar pişirin!
  7. Servis tabağına üst üste kule gibi dizin ki hemen soğumasınlar.
  8. Birkaç pankeki önce biraz peynirle, sonra da biraz reçelle afiyetle yeyin, yedirin.
  9. Kocası yurtdışında yaşamış asortik arkadaşlar üzerine akçaağaç şurubu da dökebilirler tabi.

Berriiiiiiiiiiiiiiin! Hani yıllar önce bi size kahvaltıya gelmiştik. İsmail pankek istemişti de ben de "ben biliyorum yaparım" demiştim de aslında pankek değil krep yapmıştım. Da İsmail az hayal kırıklığı yaşamıştı haklı olarak. Onun hayal ettiği, özlediği pankek işte buydu.
İnsan ne kadar az biliyosa o kadar çok biliyo sanıyo. Ne zaman pankek yapsam hep aklıma o gün geliyo. İsmail için pişir bu pankekten olmaz mı??

25 Temmuz 2008 Cuma

Fırında Tepsi Köftesi


Çocuklu evde en çok pişen yemek köftedir sanırım. Kolaydır ama zahmetlidir aslında. Hele bebek de varsa evde, o uyanmadan köfteyi yoğurayım, yuvarlayayım diye geriliyor insan, olması gerektiğinden daha fazla yoruluyor.

Artık öyle tek tek köfte yuvarlamaya, herbirini alt üst yaparak pişirmeye son! Favori köfte harcımızı hazırlıyoruz ve yağlanmış tepsi ya da tavaya parmak kalınlığında yayıyoruz. Üzerine de domatesi robotta çekip döküyor ve fırına sürüyoruz. Ta ta taaaam, alın size domates soslu köfte. Yanına da mikrodalga mucizesi ile 3 dakika da közlenmiş patates. E olsa da yesek demediniz mi şimdi?

Bundan böyle, en az zahmetle, en kısa sürede, hem de sosuyla falan köfte yapmanın zevkini süreriz artık hep birlikte...


Fırında Tepsi Köftesi
6-8 porsiyon

Köfte için:
500 gr kıyma
1 yumurta
1 büyük soğan, rendelenmiş
1 bardak ekmek içi, ufalanmış
Bol maydanoz, ince kıyılmış
1 çay kaşığı tuz, dolu dolu
1/2'şer çay kaşığı karabiber, kimyon, kişniş
1/4 bardak süt
1 küçük havuç, rendenin ince tarafı ile rendelenmiş (patates ya da kabak da olabilir)

Üzerine sos için:
2-3 güzel domates
2-3 diş sarımsak
1 tatlı kaşığı salça (domateslerimiz pek de güzel değilse...)

  1. Ekmeği süt ile ıslat.
  2. Tüm köfte malzemelerini güzelce yoğur.
  3. Yağlanmış geniş bir tavaya ya da fırın tepsisine bir parmak kalınlığında döşe. Tavanın yapışmaz tava olması daha iyi olur. Fırın tepsisine yapışma tehlikesine karşı tabana yağlı kağıt serilebilir.
  4. Mutfak robotunda sos malzemelerini iyiiiice çek.
  5. Köftenin üzerine yay.
  6. 200 derece ısıtılmış fırında pişene kadar pişir:) (yaklaşık 45 dakika)
İyi piştiğinden emin olun. İlk yaptığımda pek iyi pişirmemişim, pek beğenmedik o yüzden. İkinci yaptığımda tam kıvamında pişti ve beğendik ki buraya da yazmaya karar verdim.
Yanına aslında buharda pişmiş yeşil fasulye ve havuç da koyacaktım ama vaktim yetişmemişti. Pişirirseniz aklınızda olsun. Böyle bir tabakta mutlaka sebze ya da salata da olmalı.
Sevgilerimle...

21 Haziran 2008 Cumartesi

Barbunyalı Taze Fasülye

Taze barbunya ile taze fasülyeyi birlikte pişirdiniz mi hiç? Ben ilk defa pişirdim. Sebzecimizden duyup. Bana taze fasülye tartarken, "barbunyanın içine mi koyucaksın abla" dedi. Efendim? "Diğer mahallede duydum da barbunyanın içine bir avuç da taze fasülye katıyolarmış, güzel oluyomuş" dedi. Tabi ya, nasıl daha önce düşünemedim!

Genelde çocuklar baklagilleri sorunsuz yer. "Barbunyayı haşlayıp taze fasulyenin içine katmalı, birlikte bi daha pişirmeli. Makarnanın üstünde, hayır demezler valla" dedim. Demediler valla.

Zeytinyağlı fasülye iyidir hoştur da, yani ana yemek olarak koyamazsın çocuğun önüne. Yer mi, yemez mi, hiç emin olamaz insan. Ama bu şekil pişir, koy önüne. En anasından bir öğün sana.

Makarna yerine pilavla pişiririm bir dahakine. Bir öbürküsüne de bulgurla. Böyle geçer gider işte günler.

Barbunyalı Taze Fasulye
4-5 porsiyon

Yarım kilo taze fasülye
Yarım kilo taze barbunya (ayıklanınca 200 gr iç barbunya kalıyor)
3-4 kaşık zeytinyağı
3 olgun domates
1 soğan
2-3 diş sarımsak
1'er çay kaşığı tuz ve şeker
Karabiber
  1. Barbunyaları kaynayan suya atıp 25-30 dk yumuşayana kadar haşlayalım. Süzelim.

  2. Bu sırada fasülyeleri ayıklayıp, yıkayıp parmak kalınlığında doğrayalım.

  3. Geniş bir tencereye önce yağ, sonra soğan sarımsak fasülye barbunya, en üste de domatesimizi sırasıyla koyup yayalım.

  4. Üstten tuzunu, şekerini, karabiberini ekleyelim.

  5. Tencerenin ağzından daha geniş bir parça yağlı kağıdı avucumuzun içinde top gibi buruşturalım. Musluğun altında ıslatıp iyice sıkalım ki yumuşacık olsun, kolay serilsin. Yemeğin üzerine serelim kağıdı, kenarlarını kaşığın sapı ile sıkıştıralım. Ağzı kapalı çok kısık ateşte 25 dk. Lokum!

Beğenmeyen pişirmesin.

16 Haziran 2008 Pazartesi

Tahinli Mafin



Ve de yulaflı. Daha sağlıklısını düşünemiyorum bile. Demiştim mafine taktığıma. Bu da sağlık fışkırıklı tatlı olanı. (Bu fışkırık lafına mı çok gülerdik biz Hatice?)

İçinde yok yok az sonra okuyacağınız gibi. Özellikle büyüklerin beğenisini kazanacağına eminim, geriden geriden gelen tahin tadı ile. Sinanın tahinle arası pek yok. Bu şekilde yedi ama. Ona bebekken yedirmemiştim hiç tahin, aklıma gelmemişti. Halbuki bebeklere 8. aydan itibaren verilmesi öneriliyor, özellikle yabancı kaynaklarda. Ne bilgi varsa onlarda var zaten.

İçinde paha biçilemez değerde besinler mevcut. Neler olduğunu saymayayım, okuyor ve anında unutuyorum zaten:( Ama buraya yazarsam belki de hiç unutmam. Durun bakmam lazım önce.

Tahin susamın ezilmiş hali. Kalsiyum, protein ve bebeklerin beyin gelişiminde önemli rolü olan yağ asitleri açısından çok zengin.

Susam bir tohum. Bütün tohumlar besinle yüklüdür. Toprağa ekseniz büyür, suyun içine koysanız filizlenir. Doğa tohumun içine, gerektiğinde toprak bile olmadan yalnızca su ile, yeni bir yaşam filizlendirebilmesi için gerekli tüm besinleri konsantre şekilde doldurmuştur. Tohum bitkinin çekirdeği. Türlerin devamını sağlayan, doğanın en önemli parçası.
Issız bir adaya düşsek ve yalnızca bir yiyecek seçme şansımız olsa ayçekirdeğini seçmeliymişiz. İnsanın yaşaması için gerekli her tür besini içeriyormuş, C vitamini dışında. Filizlendiğinde ise C vitaminini de üretiyormuş. Ne fantazi ama! Bu bebeklerimizi ayçekirdeği ile beslemeliyiz demek değil tabi ama tüm tohum ve filizlerini bebeğimizin (ve tüm ailemizin) günlük beslenmesinin bir parçası haline getirmeliyiz.

Tohumların besin içeriğinden yararlanabilmek için çok çok iyi çiğnenmesi, öğütülmesi gerekir. O yüzden susam değil de tahin tüketmek çok daha yararlı.

Tohumları (ayçekirdeği, susam, keten tohumu, fındık/fıstık/ceviz vs...) bebeğimizin beslenmesine mutfak robotunda iyice öğüterek yoğurduna, meyvesine katarak dahil edebiliriz.

Yalnız öğütüldükleri zaman açığa çıkan yağ hava ile temas ederek çok çabuk acılaştığı için tohumları bütün olarak ve buzdolabında saklamalı ve bebeğimize yedirmeden hemen önce ancak yiyeceği kadarını öğütmeliyiz.

Tahini salata soslarımıza katsak, Tijen İnaltongun bir karnıbahar salatası tarifi vardır. Karnıbahar buharda pişirilir, üzerine sarımsak ve tahinli salata sosu, maydanoz... Öyle yakışır ki tahin karnıbahara, inanamazsın.

Humusu meze gurubundan çıkarsak, yapsak ve buz kalıplarında küpler halinde dondursak, sandviç sürme olarak kullansak. Özellikle dışarı parka, bahçeye çıkarken...

Fasulye salatası da yapsak yine tahin sosla. Sonra mafine, keke, poğaçaya koysak. Bu kadar tahin yeterli olur herhalde.

Bebeklerimize, 8. aydan itibaren her gün yoğurdunun, meyvesinin içinde 1 tatlı kaşığı tahin yedirmeyi ihmal etmeyelim. Tahini buzdolabında saklamayı da.

Ne yazdım, ne yazdım. Okuyan olacak mı bunca şeyi merak ediyorum.


Tahinli Yulaflı Mafin
12 adet mafin
1 bardak = 250 ml
1 bardak tam buğday unu
1 bardak yulaf
2 yumurta
1 bardak yoğurt
1/4 bardak tahin
1/4 bardak zeytinyağı
1/2 bardak kahverengi şeker (ya da pekmez)
1/3 bardak haşhaş/ya da ayçekirdeği/ya da parçalanmış ceviz/fındık
1 paket kabartma tozu
1/2 bardak kuru üzüm/ya da başka bir kuru meyve
  1. Kuru malzemeleri (un, yulaf, şeker, haşhaş, kabartma tozu, kuru üzüm) bir kapta, ıslak malzemeleri (yoğurt, yağ, tahin, yumurta) başka bir kapta karıştırın.
  2. Islak malzemeyi kuru malzemeye ekleyin ve tahta kaşıkla karıştırın.
  3. Yağlanmış mafin kalıplarına paylaştırın ve 180 derecede yaklaşık 20 dakika pişirin. pişip pişmediğini kendinize has yöntemle kontrol etmeyi ihmal etmeyin (bıçak, kürdan falan..)



Kabaklı Peynirli Mafin


Ben taktım bu mafin olayına. O kadar kolay ve o kadar lezzetli ki. Tatlı ve tuzlu olarak elindeki malzemeye göre sonsuz kere çeşitlendirilmesi, miksere falan ihtiyacının olmaması (çocuğunla birlikte yapmak için ideal!) ve 20 dakikacık gibi kısa sürede pişmesi, fırından çıkınca küçücük oldukları için hemen soğumaları, soğumadan da sıcak sıcak, ılık ılık yenebilir olmaları da cabası. Dışarı çıkarken, özellikle uzun yolculuklar için süper.

Mafini küçük kalıplarda pişen kek sanıp pek yüz vermemiştim şimdiye kadar ama tam olarak öyle değilmiş meğersem. Mafin daha az yağlı, ve daha yoğun ve daha yumuşak ve tatlısı daha az tatlı ve ... diye uzar gider. Diyesim, mafin daha süper. Özellikle bu kabaklısı. Daha önce bu tarifi tepsiye 2 parmak kalınlığında yayıp pişirmiş ve beğenmiştim. Ama Sinan pek yememişti. Kalıbında yapınca bayıldı! Sabah kalktı yemek istedi, yemekten önce yemek istedi, sonrasında yemek istedi, gece yatarken yemek istedi. Parkta yerken, onu çağıranlara "şu anda gelemem, mafin yiyorum" dedi:)

Şimdi gelelim olayına. Kuru malzemeleri bir kapta, ıslak malzemeleri başka bir kapta karıştırıp, ıslak malzemeyi kuru malzemeye ekleyip, şöööyle bir karıştırıyoruz. Yağlanmış mafin kalıbında 20 dakika pişiriyoruz. Olay bu.

Tarif Tijen İnaltong, Mutfakta Zen

Kabaklı Peynirli Mısır Ekmeği
1 bardak=250 ml
12 adet mafin

2 yumurta
1 bardak tam buğday unu
1 bardak mısır unu
1 bardak yoğurt
2 kaşık zeytinyağı
2 rendelenmiş kabak
150 gr rendelenmiş peynir
1 tatlı kaşığı bal
1 çay kaşığı karbonat
1 kaşık doğranmış dereotu
1 tatlı kaşığı tuz (silme)
susam, üzerine serpmek için

1. Yumurta ve balı karıştır. Yoğurt ve zeytinyağı ilave et.
2. Ayrı bir kapta unlar, tuz ve karbonatı karıştır.
3. Yumurtalı karışımı unlu karışıma ekle ve kaşıkla karıştır.
4. Kabak, peynir ve dereotunu da ekleyip yağlanmış mafin kalıplarına bölüştür.
5. 175 derece fırında üzeri kızarana kadar pişir (yaklaşık 20 dk).

Umarım sizin bücürler de "hapuy hapuy" yerler, Sinan gibi.

29 Mayıs 2008 Perşembe

Esma Sultan Çorbası (Yeşil Fasülyeli Kabak Çorbası)


Tam kış sebzeleri ile ne pişireceğimi oturtmuşken gelmesin mi yaz, dolmasın mı pazarlar kabak, fasulye, kiraz! Her mevsim başı bocalıyorum ben. Bu kez blogum sayesinde daha kararlı ve planlıyım. Yani, sanırım öyleyim. Eveeeet, yaz sebzeleri dosyamız açılsın lütfen...

Ennn çok tükettiğimiz yaz sebzeleri neler? Kabak ve yeşil fasulye. Bakalım kaç şekilde pişireceğiz bu iki sebzeyi? Birlikte ya da ayrı ayrı.

Pazardan alalım her hafta 1 kilo kabak ve 1 kilo fasulye. 1 demet dereotunu unutmayalım ama. Dereotusuz olmaz. Ve aldığımız malzemelerin dörtte biri ile yapalım hemen güzel bir Esma Sultan Çorbası. Hem bebek hem abisi bayıla bayıla içsin. Anne baba zaten hastası bu çorbanın.

Kaynağımız malum: Candan Turhan, Dumanı Üstünde Doyurucu Çorbalar

Esma Sultan Çorbası
5-6 porsiyon

4 kaşık zeytinyağı
1 soğan, yemeklik doğranmış
2 kaşık un, silme
1/2 bardak bulgur
5-6 bardak su
2 kabak, zar biçiminde doğranmış
250 gr taze fasülye, zar biçiminde doğranmış
2 bardak süt
2 avuç dolusu dereotu
karabiber, taze çekilmiş
tuz
  1. Soğanı yağda kavurun. Unu ekleyerek rengi dönene kadar kavurmaya devam edin.
  2. Bulguru sıcak suyla birlikte iyiiice karıştırarak ekleyin. Kapağı kapalı altı kısık olarak 10 dakika pişirin.
  3. Kabak, fasülye ve sütü ekleyin. 15-20 dakika daha pişirin.
  4. Altını kapatınca dereotu, tuz ve karabiberini ekleyip kapağı kapalı olarak en az yarım saat demlendirin.
YOK BÖYLE Bİ LEZZET! Bu çorbanın tavuklu ve daha daha başka sebzelisini yazmıştım daha önce hatırlarsınız (kime diyosam artık?). Ama sadece kabak ve yeşil fasulyelisinin yeri apayrı.
Bu haftanın 1 öğününü böyle atlattık. Kaldı mı geriye 13 öğün (kahvaltıları saymıyorum). Ve kabak ve fasulyemizin dörtte üçü. Onları da çok muhteşem şekil ve tarzlarda pişirecek hem kendimizi hem de aile fertlerini şaşırtacağız. Hazır mısınız?
Ama önce şu çorbayı bi pişirin gözünüzü seviyim.

14 Mayıs 2008 Çarşamba

Balkabaklı Kek


Arkadaşlarla, çoluk çocuk çok güzel bir haftasonu geçirdik. Küre dağlarının eteklerinde, alabildiğine yeşil, alabildiğine taze... Özellikle çocuklarımız birbirleriyle kaynaştı, oynadı. Gerçi çoğu zaman ağlaştılar ama o bile güzeldi açık havada.
Ben ikram etmek üzere naçizane bişeyler hazırlamıştım arkadaşlara. Yüzüme karşı, hepsini çok beğendiklerini söylediler. Doğal olarak tabi:) En çok da kekin tarifini buraya koymamı istediler. Sanki ikramlarımı beğenmelerinden daha çok blogumu takip ediyor olmalarından mutlu oldum:) E tabi tarifi koymak için keki tekrar pişirip fotoğrafını çekmem gerekiyordu. Taaa çarşambayı bulmam bu sebepten.
İşşşte beklenen tarif. Meltem Hanım, siz önden buyurun...

Balkabaklı Kek
1 bardak (cup) = 250 ml

2 bardak tam buğday unu (normal un da kullanılabilir)
1 bardak pekmez
1/2 bardak şeker
4 yumurta
1 bardak ayçiçek yağı
2 bardak balkabağı püresi*
1 paket kabartma tozu
1 çay kaşığı karbonat
1 tatlı kaşığı tarçın
1 çay kaşığı toz zencefil

*Balkabaklarını, mevsiminde buharda pişirip blender ile püre haline getirmiş ve 2 bardak ölçüsünde poşetleyip buzluğa kaldırmıştım. İnsan gözde tariflerinin malzemelerini buzluğunda her daim hazır bulundurmalı:)

1. Şeker ve yumurtayı iyice çırp.
2. Yağ ve pekmezi ekleyerek karıştır.
3. Tüm kuru malzemeleri bir kaba ele. Yumurtalı karışıma ekleyerek karıştır.
4. Yağlı kağıt serilmiş geniş bir kalıba (2 parmak kalınlığını geçmeyecek şekilde) dök. Önceden ısıtılmış 175 derece fırında 25 dakika pişir.

Kalıp olarak mini fırınımın tepsisini kullandım. İçine serdiğim yağlı kağıdın kenarlarını yüksek tutarak kabardığında taşmasını önledim. Daha önce yaptıklarımdan daha ince ve güzel oldu. Kesinlikle geniş bir kalıpta pişirmek gerekiyor. Ne kadar ince o kadar güzel.
Fırından ilk çıkardığımda 2 parmak kalınlığında idi. Soğuyunca hafifçe iniyor.

Bu kadar bilgi/belge yeter mi arkadaşlar?

Son olarak, gezimizden blogumun içeriğine uygun güzel bir kare. Sofradayız, yiyoruz, yiyoruz, yiyoruz...





5 Mayıs 2008 Pazartesi

Limonlu Sebze Çorbası

Favori çorbam sürekli değişiyor. Son bir aydır ennnnn favorim Pırasa Çorbası. Bu çorbayla tanışmasaydım pırasayı yalnızca almam gerekiyor diye alacak sonra ne yapacağımı bilemez bir telaşla her yemeğin içine az az katıp bitirmeye çalışacaktım- seneleeerdir yapageldiğim gibi. Söylememem gerekir gerçi ama ben o klasik pirinçli pırasa yemeğini pek doyasıya yiyemiyorum, pişiremiyorum o yüzden. Ama neyseki bu güzelim çorbayı yaptım, yedim, beğendim, tekrar yaptım, Sinan-Civan yedi, daha çok beğendim... Her hafta mutlaka yaptım, arada başka sebzelerle, mercimekle çeşitlendirdim. Hepsine ama hepsine bayıldım! Ve Sinan ve Civan hiçbirine hayır demediler, büyük bir zevkle içtiler.

Candan Turhan bu çorba için "Bu kadar basit ve bu kadar kısa bir tarif daha var mı?" demiş tarifinin başında. Ve ben ekliyorum: bu kadar leziz, bu kadar ferah, bu kadar çeşitlendirmeye müsait, bu kadar sebze-sebze, bu kadar malzeme-kurtarıcı, bu kadar sağlıklı bir tarif de yok! Bi deneyin, bakalım siz ne düşünceksiniz?

Pırasa Çorbası
4-5 porsiyon
Candan Turhan, Dumanı Üstünde Doyurucu Çorbalar, s.43

Yarım kilo pırasa, doğranmış
1 patates, ufak doğranmış
1 yemek kaşığı tereyağ
1 lt sıcak su
1 çay kaşığı zencefil
1/2 çay kaşığı muskat rendesi
1/2 limonun suyu
1 çay kaşığı tuz
Limon kabuğu rendesi (servis için)

  1. Yağı erit, pırasa ve patatesi kavur.
  2. Su, tuz ve baharatı ekleyip 20-30 dakika kısık ateşte kapağı kapalı olarak pişir.
  3. Blenderla püre yap ve bir taşım daha kaynattıktan sonra ateşten al.
  4. Limon suyunu ekle ve ağzı kapalı dinlendir.
  5. Servis yaparken üzerine limon kabuğu rendesi serp. Tabi isteğe bağlı olarak.
Teknik çok basit. Tereyağında sebzeleri hafif kavur. Su ve baharatını ekle pişir. Püre yap. Limon suyunu ekle. Dinlendir.

Hepsinde pırasa başrolde olacak şekilde, işte yaptığım çeşitlemeler:





200 gr pırasa, 4-5 sap yeşil soğan, 1 havuç, 1 patates









250 gr pırasa, 1 havuç, 1 pancar









2 sap pırasa, 1 havuç, 1 kabak, 1/2 bardak kırmızı mercimek
baharat olarak kimyon, kişniş, muskat



Benim kırmızı mercimeğim böyle kabuklu. Müthiş bir şey. Marketlerde satıldığını hiç görmedim. Anneannemizden aldım, çok sevdim. Neden soyarlar ki o güzelim kabuğunu mercimeğin?

1 Mayıs 2008 Perşembe

Köfteli Domates Çorbası


Sinan daha küçükken çok yapardım sulu köftemsi yemekler. Bayılarak yerdi. Sonra ne oldu bilmem köftelerim fena halde dağılmaya başladı. Toparlamaya uğraşmadım. Sıkıldım sanırım. Hiç yapmamaya başladım, sonra da unuttum gitti. Geçen gün Sevgili Zümrüt Özkan Anjuere'nin yazısında, oğlu Kaan'ın Tata Çorbasının içinde (köfteli-sebzeli yoğurt çorbası) ne kadar kabak olursa olsun itiraz etmeden üstelik te büyük bir iştahla yediğini okuyunca, evde de hazır kabak varken bi yapsam dedim. Köfteler azıcık kıymadan yapıldığı için onları küçük küçük yuvarlamak gözde büyütülecek bir iş değil kesinlikle. Hemen oluveriyor. Bol kabak ve köfte ile yaptım bu tata çorbasını. Sinan ağzı yana yana, "anne bu ne kadar lezzetli olmuuuuuuuuş" diye diye yedi koca bi tabak. Halbuki aynı malzemeleri kullanarak ama kıymayı köfte olarak değil de kavrulmuş olarak koyduğumda hiç almadım bu tezahuratı . İçinde görünce top top köfteleri öyle mutlu oldu ki. Daha sık yapmalıyım dedim.

Yoldan geldik, evde hiç sebze falan yok. Acilen yemek yapmam lazım. Ortaya bu çıktı. Buzluktaki kıymadan hemen köfteleri yuvarladım ve hazır domates suyunun içinde pişirdim. Çok güzel oldu. Ne bir baharat ne de bir tuz (hazır domates suyu zaten tuzlu oluyor). Öyle zahmetsiz ve çabucak oluverdi ki.


Köfteli Domates Çorbası
3-4 porsiyon

200 gr orta yağlı kıyma
3 yemek kaşığı bulgur ya da pirinç ya da kırık mısır
1 küçük soğan, rendelenmiş
Tuz, karabiber, kuru nane
2 yemek kaşığı un, köfteleri bulamak için

1 lt domates suyu + 1 bardak su
  1. Köfteler için un hariç bütün malzemeyi yoğurun. Fındık büyüklüğünde köfteler yapıp una bulayın.
  2. Kaynayan dometes suyunun içine atın. 25-30 dk pişirin.
Tabi domatesin güzel zamanında taze domatesle yapmak lazım. Ama acil durumlar için kilerden konserserve domatesi, domates suyunu da eksik etmemeli.

Taze domatesle nasıl yaparım: Kabukları ile beraber robotta iyice çekip önce içine hiçbirşey koymadan suyunu çektiririm. İçine sıcak su, kıyma yağsız ise biraz tereyağı, biraz tuz. En son köfteler.

Hazır domates suyunu ilk kez kullandım. Çok lezzetliymiş. Artık "Evde Heran Mutlaka Bulunması Gereken Malzemeler" listemde.

13 Nisan 2008 Pazar

Mercimekli Bulgur Çorbası


Bir Tijen İnaltong tarifi. Mercimekli bulgur pilavının sulu hali. Amaaaaaaa, lezzeti aynı malzemelerle yapılan pilavı en az beşe katlar. Ve böylelikle yenen miktar da en az üçe katlanır.
Tarifi Candan Turhan’ın Dumanı Üstünde kitabında gördüm ve yaptım. O günden beridir bulguru pilav olarak değil çorba olarak pişiriyorum. Hem tat, hem görüntü, hem koku, hem de Sinan tarafından mideye indirilmesi açılarından son derece memnunum. Eğer şimdiye kadar bu şekilde pişirmedi iseniz bulguru, lütfen bir deneyin. Pilavı eminim siz de rafa kaldıracaksınız. En azından belli bir süre. Ben bu tarifi bloguma koyarak “hayat boyu yapılacaklar” listeme almış bulunuyorum. Darısı sizin başınıza.
Buyurun tarif…

Mercimekli Bulgur Çorbası
4-6 porsiyon

Yarım bardak pilavlık bulgur
Yarım bardak yeşil mercimek
6-7 bardak sıcak su
2 kaşık zeytinyağı
1 soğan, yemeklik doğranmış
2-3 diş sarımsak, kıyılmış
1-2 yeşil biber, doğranmış
1-2 taze domates (ya da yarım kutu konserve küp doğranmış domates)
1 tatlı kaşığı salça
1 tatlı kaşığı kuru nane
2 çay kaşığı tuz
Karabiber


  1. Mercimeği sıcak suda 1-2 saat bekletin. Bulguru ekleyip yumuşayana kadar ağzı kapalı kısık ateşte pişirin (30-40 dakika).

  2. Bu arada ayrı bir tavada soğan ve sarımsağı yağ ile birlikte kavurun. Önce biberi, sonra domatesi ve salçayı ekleyerek sebzeler yumuşayana kadar kavurmaya devam edin. Pişmeye yakın tuz, karabiber ve nanesini ekleyin.

  3. Bulgur ve mercimek yumuşayınca domatesli karışımı ilave edin. Ağzı kapalı ve kısık ateşte 10 dakika kadar birlikte pişirin. Ateşten alın. Biraz demlendirdikten sonra servis yapın.

İlk yaptığımda bibersiz yapmıştım. İkincisinde de domates yoktu, yalnızca salça kullandım. İkisi de bu şekilde yapılan kadar lezzetli olmadı. Oldu ama bu kadar olmadı. Bu hali en güzeli. Biber ve domatesi ayrıntı olarak görüp eklememezlik yapmayın. Bir de mevsimi dışında domates yerine konserve küp doğranmış domates kullanmaktan çekinmeyin. Lezzet ve kullanım kolaylığı olarak çok çok başarılı.
Deneyene afiyet olsun.

2 Nisan 2008 Çarşamba

Kıymalı-Pirinçli Kabak Yemeği


Son zamanlarda bizim evde en çok bu yemek pişti. Değişik sebzelerle. Lahana, pırasa, karnabahar… Ve hepsini afiyetle yedik. Özellikle Sinan. Hepsi dolma tadında oldu. Bildik klasik kıymalı dolma tadında. Bu tamamıyla bir yağlı kağıt (pişirme kağıdı) mucizesidir. Her ne sebze ile pişerse pişsin aynı güzellikte olması da klasik dolma harcımızın mucizesi.
Dolma içi (ya da pirinçli karnıyarık içi) hazırlayıp – soğanını, baharatını, salçasını esirgemeden – dilediğimiz sebzeyi ve suyu ekliyoruz. Ve üzerine yağlı kağıdı serip kenarlardan sıkıştırıyoruz. Altı çok kısık kapağı kapalı olarak 25 dakika pişiriyoruz. Kapak kapalı dinlendirdikten sonra bi açıyoruz ki...

Olmuuuuuş. Ben yaptım olmuş değil, gerçekten olmuş!!

Yağlı kağıt ile pişirme yöntemini daha önce de bazı tariflerde görür kah uygular kah uygulamazdım kafama göre. Ama şimdiye kadar kimse bana “bak yağlı kağıt olmazsa olmaz. Yani olur da BU kadar güzel olmaz” dememişti. Ben şimdi burada diyorum. Sonra benim gibi dizlerinizi dövmeyin.
Bir de - zaten pek yapmıyordum, yapamıyordum ama - artık DOLMA yapmak zorunda olmadığımı bilmek bana nasıl bir rahatlama duygusu verdi anlatamam. Bugüne kadar farkında olmadan kambur gibi taşımışım sırtımda “dolma yapmalıyım” hissini. Kurtulunca anladım.

Son olarak, benim aklıma bu yöntemi hiç çıkmamacasına sokan, hayatımda gördüğüm en yaratıcı ellere sahip Kedili Mutfaklar Annoya’ya buradan teşekkür etmek isterim.

Kıymalı Pirinçli Kabak Yemeği
4-5 porsiyon

150 gr kıyma
2-3 kaşık zeytinyağı (eğer kıymamız yağsızsa)
1 büyük soğan, yemeklik doğranmış
1 kaşık salça
Baharatlar (1/2’şer çay kaşığı karabiber, kırmızıbiber; 1’er çay kaşığı kimyon, kişniş)
1 tatlı kaşığı kuru nane
2-3 kaşık doğranmış maydanoz
1/3 bardak pirinç
1 bardak sıcak su
Tuz

2 havuç, küp küp doğranmış
2 kabak, küp küp doğranmış
  1. Kıymayı- yağsızsa yağ ile birlikte - kavuralım. Soğanı ekleyip kavurmaya devam edelim.
  2. Salçayı, baharatı ekleyip biraz daha kavurduktan sonra pirinç, tuz ve maydanozu ekleyip altını kapatalım.
  3. Bu arada tencerenin ağzından daha büyükçe bir parça yağlı kağıdı elimizin içinde buruşturup top gibi yapalım ve suyun altına tutup iyice ıslatalım, sıkalım. Böylelikle kağıt yufka gibi yumuşacık oluyor ve yemeğin üzerine çok kolay seriliyor.
  4. Doğranmış sebzelerimizi harcımıza ekleyelim. Kaynar suyu ilave edip yemeğin üzerine yağlı kağıdı serelim, kenarlarını kaşığın ucu ile sıkıştıralım.
  5. Tencerenin altını açıp kapağını kapayalım. 1-2 dakika sonra (malzemelerin kaynamaya başladığına emin olunca) altını iyiiice kısıp saatimizi 25 dakikaya ayarlayalım.
  6. Süre dolunca altını kapatalım ve kapağı açmadan en az yarım saat dinlendirelim.

Bu yemeğin Olmazsa Olmazını yazmıyorum, eve ödev olarak veriyorum. Anneye sormak yok, herkes kendi yapsın.

12 Mart 2008 Çarşamba

Pirinçli Bezelye Çorbası



Bir Dumanı Üstünde tarifi daha. Böyle basit, böyle az malzemeli işte. Çok hafif, çok hoş… İnsanın içtikçe içesi gelen çorbalardan. Sinan sevdi pek tabi ki. Gerçi buraya koyduğum her tarif gibi ben daha çok sevdim.

Pirinçli Bezelye Çorbası
3 porsiyon
1 yemek kaşığı tereyağ
1 soğan, yemeklik doğranmış
1 bardak taze ya da donmuş bezelye
3-4 yemek kaşığı tam (kahverengi) pirinç
1 avuç kıyılmış maydanoz
1 lt su
½ çay kaşığı rendelenmiş muskat
Karabiber, tuz
  1. Yağı eritin, soğanı kavurun.

  2. Bezelye ve maydanozu ekleyerek kavurmaya devam edin.

  3. Pirinci de ilave edin, kavurmaya devammm….

  4. Su, tuz, karabiber ve muskatı katarak 30 dakika kısık ateşte kapağı kapalı olarak pişirin.

  5. Biraz demlendirdikten sonra servis yapın.

Tarifin orjinalinde bezelye konserve, pirinç de beyaz olarak verilmiş. Konserve bezelye kullanacak iseniz pişirme süresini 15 dakika olarak ayarlayın. Ama şu anda tazesi, her mevsimde de donmuşu varken konserveye pek yüz vermeyin derim.

Bu çorbamızın Olmazsa Olmazı maydanoz ve muskat.

Maydanoz her zaman elimin altında olmasını istediğim otların başında geliyor. Onsuz olmayan bir sürü yemeğimiz var çünkü. Bir süredir maydanozu alır almaz hepsini yıkayıp sapları dahil kıyıp buzluğa atıyorum. Yemeklerde kullanacağım zaman poşeti buzluktan çıkarıyor ve kullanacağım kadarını parça olarak alıyor (çok kolay koparılıyor) gerisini tekrar buzluğa kaldırıyorum. Dereotunu da aynı şekilde hep buzluktan kullanıyorum. Taze fesleğen bulursam onu da buzluğa kaldırmayı düşünüyorum.
Böylelikle hem her zaman maydanozum, dereotum kullanıma hazır oluyor hem de gramını ziyan etmiyorum.
Soğanı da doğrayıp koyuyorum buzluğa fakat onu başka zaman anlatayım.
Annemin bir lafı ile kapatayım artık: "Yiyene afiyet olsun, yemiyene git şuraya otur olsun!" Lafın orjinali böyle değil, bu terbiye edilmiş hali sanırım. Çocukken kızdırırdık annemi çok. Yemezdik ki hiç yemek!! Şimdi farkediyorum ki aslında ne çok üzmüşüz onu. Mutlu etmek ise ne kadar kolaymış. Tabağındaki yemeği bitir, sonra bütün gün şirne (bu da Karamanlıca, şımar dur anlamında). Eminim hiçbir annenin siniri, yemeğini yiyen çocuğun şirnemesine bozulmaz. En azından ben öyleyim. Gerisini bilmiyorum.

10 Mart 2008 Pazartesi

Kremalı Ispanak Çorbası


Ben sade suya sebze çorbalarını yapmazdım hiç, öyle tarifleri hemen atlardım. Tavuk suyu olmadan lezzetli olmaz diye… Nasıl yanılmışım! Bunca sene!! Buyurun işte: ıspanak, su, az süt, az krema. Nefis! N’oldu da daha önce yaptığım zaman hiçbir şeye benzemeyen çorbalar birden lezzet abidesi kesiliverdi? Veriyorum müthiş çorba pişirme sırlarını. Candan Turhan o güzelim kitabında bahsetmiş, ben de deneyimledim. Buyurun:


  1. Çorbayı pişirmeye başlamadan önce malzemelerin en az yarısı (ilk tencereye girecek olanları) hazır edilmeli. Tecrübelerime göre en önemli şey, sakin, dingin ve dengeli olmak. Öyle panik içinde malzemeler havada uçuşurken yaptığım yemekler pek bir şeye benzemiyor ne yazık.

  2. Malzemeler nasıl doğranması gerekiyor ise öyle doğramalı ve hepsinin aynı şekil ve büyüklükte doğranmış olmasına özen göstermeli.

  3. Çorbalara eklediğimiz su kesinlikle kaynar su olmalı. Ben en çok buradan kaybediyormuşum. Soğuk koyup kaynamasını bekliyordum:( Ani su ısıtıcımız en önemli yardımcımız.

  4. Kesinlikle ama kesinlikle ağzı kapalı ve altı çok çok kısık bir şekilde pişirmeli. Fokur fokur kaynatmadan ve tencerenin ağzını neredeyse hiç açmadan. Ne kadar az buhar kaybı o kadar az besin kaybı ve o kadar çok lezzet korunumu!

  5. Fazla pişirilmemeli. Sebze çorbaları ve hatta mercimek çorbası bile bir üst maddedeki şartlar yerine getirildiğinde 20-25 dakikada pişiyor. Kesinlikle saat kullanılmalı. Ben fırınımın saatini ayarlıyorum.

  6. Çorbaya ekleyeceğimiz baharat, tuz gibi malzemelerin hepsini küçük bir kapta hazırlamalı, hepsini tek tek eklemek için uğraşırken gereksiz buhar kaybına izin vermemeli.

  7. Ve baharatlar. Mesela zencefil, mesela muskat ya da zerdeçal, kişniş… Ve baharat karışımları garam masala, köri… Ufacık bir dokunuşları ile yemeği bambaşka bir düzleme çıkarıveriyorlar. Karabiber kimyon kısırlığından kurtulmak, baharat yelpazemizi geliştirmek, genişletmek lazım. Dumanı Üstünde özellikle baharat kullanma konusunda insanı çok geliştiriyor. O baharatlar ki bi pırasayı, bi ıspanağı, bi pancarı, bi bezelyeyi (üstelik de konserve), bi kabağı aşık olunası çorbalar haline dönüştürüveriyor. Tarifte verilen baharatı evde yok diye es geçmemeli, bi baharatçıya gitmeli, almalı. Üşenmemeli.

  8. Çorba ateşten alındıktan sonra mutlaka ağzı kapalı olarak dinlendirilmeli, demlenmeli. Sakinleştirilmeli. En az yarım saat. Yani çorbanın altını kapatıp hemen sofraya getirmek yok.
Ben her sabah aynı saatlerde (bebek uyurken) büyük bir hassasiyetle daha önceden belirlediğim (çoğunlukla Dumanı Üstünde’den) çorbayı tüm bu noktalara dikkat ederek pişiriyorum. Ve artık hiç hayal kırıklığı yaşamıyorum.

Bu kadar dersten sonra gelelim tarife. Tabi ki Dumanı Üstünde’den.

Kremalı Ispanak Çorbası
4-5 porsiyon

500-750 gr ıspanak
1 yemek kaşığı tereyağ
1 kuru soğan, yemeklik doğranmış
1 lt su
2 yemek kaşığı krema
Yarım bardak süt
Yarım çay kaşığı muskat
1 çay kaşığı tuz
Karabiber


  1. Yağı eritip soğanı kavurun.

  2. Kabaca doğranmış ıspanağı ekleyin ve 5-10 dakika kavurun.

  3. Suyu ekleyin, 20 dakika kısık ateşte kapağı kapalı olarak pişirin.

  4. Blenderla püre yapıp krema, süt, baharat ve tuzunu ekleyin. Bir taşım daha kaynatıp ateşten alın.

  5. Ağzı kapalı demlendirin.

Çorbamızın Olmazsa Olmazı muskat. Namı diğer küçük hindistancevizi ya da hint cevizi. Toz olarak değil de tane olarak almak ve rendeleyerek kullanmak daha makbul. 10 tane alsanız senelerce yetiyor. Zaten hep çok az miktarlarda kullanılıyor. Eksik etmeyin derim.

Çorba, haşlanmış nohut ve makarna eklenerek taneli hale getirilebilir. Taneli hali Sinan’ın daha çok hoşuna gitti.

26 Ocak 2008 Cumartesi

Sebze Çorbası, Tavuklu-Sütlü-Bulgurlu



Şu fotoğrafta gördüğünüz şey benim hayatımı değiştirdi. Abartmıyorum. Bu çorbayı ürettiğim tarif, aldığımdan beri elimden düşüremediğim ve her gün içinden bir tane daha çorba yapmak için inanılmaz heyecanlandığım son zamanlarda edindiğim ennnnn muhteşem yemek kitabından: “Dumanı Üstünde Doyurucu Çorbalar - Kolay Ekmekler, Candan Turhan, Oğlak Yayınları”
İçindeki çorbalara inanılamıyor! Bu satırları her kim okursa lütfen bir tane edinsin bu kitaptan, abartmadığımı gözleri ile görsün.
Kitapta Esma Sultan Çorbası olarak geçen bu çorba esas olarak kabak ve taze fasülye ile yapılıyor. O hali de muhteşem. Ben içine tavuk eti ve 1-2 çeşit sebze daha ekledim. Sinan çok sevdi. Biz de bayıldık. Son haftanın en hapır hupur yenen yemeği oldu. Ayrıca misafir menümün çorbalığına terfi etti kendisi.
Gelelim tarifimize.

Tavuklu Sebze Çorbası
6 porsiyon

3-4 kaşık zeytinyağı
1 soğan, yemeklik doğranmış
4-5 diş sarımsak, ezilmiş
100 gr tavuk kıyması*
1 kaşık un, tepeleme
¼ bardak bulgur
1 lt su
Sebze, her birinden ½’şer bardak küçük doğranmış (havuç, kabak, kırmızı biber, konserve mısır)**
1 bardak süt
Tuz, karabiber
Dereotu, 1 avuç dolusu

*Her hafta sonu 1 bütün tavuk alıp etini kemiğinden ayırttırıyoruz demiştim ya. İşte o etin bir kısmını mutfak robotunda kıyma haline getirip 100 grlık parçalar halinde (tenis topu büyüklüğünde) buzluğa kaldırıyorum. Çorbaya koymak ya da 1 porsiyon köfte hazırlayabilmek için.
** Başka neler yakışır, aklıma gelenler: Yeşil fasülye, bezelye, yeşil biber, mantar, karnabahar, brokoli vs.
  1. Soğan ve sarımsağı yağda kavuralım.
  2. Tavuk kıymasını ekleyelim ve kavurmaya devam edelim.
  3. Unu ilave edip bir iki kez karıştırdıktan sonra sıcak suyu ve bulguru ilave edelim. Unun topaklanmasını önlemek için suyu karıştırarak ekleyelim. Ağzı kapalı kısık ateşte 10 dk kadar pişsin.
  4. Bu arada her birinden yarım bardak olacak şekilde 3-4 çeşit sebzemizi küçük küçük doğrayalım ve çorbamıza ilave edelim ve 15 dakika daha ağzı kapalı pişirelim.
  5. Sebzeler pişince süt, tuz, karabiberi ilave edip bir iki dakika daha pişirip altını kapatalım.
  6. Dereotunu ekleyip ağzı kapalı demlendirelim.
NOT: 1 yaşından küçük bebeğiniz var ise, onun için çorbadan süt ve tuzu eklemeden hemen önce 1-2 kepçe ayırabilirsiniz.

24 Ocak 2008 Perşembe

Şehriyeli Tavuk



Bu kadar basit, bu kadar lezzetli. Az bulunur. Bir Yiyorum Büyüyorum tarifi.

Tavuk tüketimimizi bir programa bağladık. Böylelikle tavuk suyu çıkarma sorunsalım da çözümlenmiş oldu. Şöyle ki: hafta sonu 1 bütün tavuk alıp etlerini kemiklerinden ayırttırıyoruz. Kemiğinden hemen tavuk suyu kaynatıyorum. Etinden ise türlü çeşit yemek yapmaya çalışıyorum. Köftesi, böreği, çorbası, fırın poşetinde sebzeli mebzeli, pilavı…
Bu hafta bu bahsedeceğim yemeği ilk defa yaptım. Sinan’ın 2 gündür süregiden pek yemek yeme istememe ruh halinden sıyrılmasını sağladı. Çok müteşekkirim.

Şehriyeli Tavuk
2 porsiyon
1 tavuk budu, kemiksiz
1'er adet havuç, kereviz vs...
2 kaşık zeytinyağı
¼ bardak tel şehriye
1-2 bardak su
Tuz, karabiber


  1. Tavuk etini ve sebzeleri küçük küçük doğrayın.

  2. Zeytintağında biraz kavurun.

  3. Üzerine sıcak su ekleyip ağzı kapalı, kısık ateşte 10 dk pişirin.

  4. Tel şehriyeyi ilave edip 5 dakika daha şehriyeler pişene kadar, ağzı kapalı olarak pişirmeye devam edin.

  5. Tuzunu ve biberini ekleyip biraz dinlendirdikten sonra servis yapın.

Tuzunu, biberini en son ekledim çünkü eklemeden önce 9 aylık bebeğim için bir bölümünü ayırdım. O da bayılarak yedi.

5 Ocak 2008 Cumartesi

Kıymalı Çeşitlemeler


Can havliyle ortaya çıkan, bu zamana kadar nasıl olur da aklıma gelmez diye hayıflandığım güzellikte ve kolaylıkta bir yemek. Eminim başkaları biliyordur, yapıyordur böyle şeyler ama benim daha yeni aklıma geldi.
Köfte yapmak için kıyma çıkartmıştım ama yemek vaktine yetiştiremedim. Sinan tadına bakma bahanesi ile yere dökülmüş ekmek kırıklarına kadar inmişken bi çırpıda ortaya bu çıktı. Tabağını birlikte hazırladığımız için de daha bi güzel yedi. Ekmeği mutfak robotuna parçalayarak koydu, çekti, tabağına aldı. Benim doğradığım sebzeleri elleriyle ekledi. Karabiberini kendi çekti.

Malzemeler
Tek porsiyon

2-3 yemek kaşığı kavrulmuş kıyma
2-3 yemek kaşığı ufalanmış ekmek
Tuz, karabiber, kimyon, kişniş vs…

Bu temel karışıma her tür sebze, yeşillik ve hatta meyve ekleyebilirsiniz. Ben 1-2 yemek kaşığı doğranmış kırmızı biber ve konserve mısır ekledim. Ertesi gün yaptığımda ise nar ve maydanoz koydum. Narlıya bayıldı!


Yapılışına gelince: hepsini tabağa koyup karıştırıyorsunuz. Çok karışıkmış di mi:)


Başka neler konur? Buharda pişmiş sebzeler (günaşırı olur bizim evde buharda pişmiş patates, havuç, brokoli yeşil fasülye, karnabahar. Bebek için…), seviyorsa kuru soğan, konserve bezelye, aaaa ıspanak da şahane olur, maydanoz gibi çiğden konabilir. Ya da yıkadıktan sonra yapraklarında kalan su yeterekten ağzı kapalı tencerede kısık ateşte söndürür, fazla suyunu sıkar da börek yapar, ekmeğe kadar, buzluğa falan koyarız ya. O halini küçük küçük kıyıp eklesek, çocuk da yese, daha başka ne ister bir anne?

Bu yemek beni süper gaza getiren İlknur için geldi. Nazlısı sevecek mi bakalım bu yemeği?

Kırmızı Biber Hakkında:
Tatlı kırmızı ve yeşil biber bildiğiniz gibi çok iyi bir C vitamini kaynağı. Bebeğimizi ve çocuğumuzu bu güzel sebzeden maksimum yararlandırabilmek için püre ya da doğranmış olarak çiğ yedirmeye çalışmalıyız. Çünkü pişirme işlemi C vitaminin neredeyse tamamını öldürür.
Satın aldıktan sonra biberlerimizi oda sıcaklığında bırakmadan mümkün olduğunca çabuk dolaba kaldırmalıyız. Dolapta bütün olarak 5 gün, doğranmış olarak ise 2 gün durabilir. Buzluğa koymak için ise herhangi bir ön işlem yapmak gerekmez. 12 aydan küçük bebekler için, püre yapıp buz kalıplarına dökerek (üzerini hava almayacak şekilde streç filmle kapladıktan sonra) dondurabilir, gerektiğinde 1 küp çıkarıp mikrodalgada ya da buzdolabı kısmında çözdürerek pişirme işlemini tamamlamış çorbalarına ekleyebiliriz. Daha büyük bebeklerimiz için ve çorbalarda yemeklerde hemen 1 avuç alıp tencereye eklemek için ise doğranmış olarak doğrudan buzluk poşetlerinin içine koyup dondurabiliriz.
Kaynak: Super Baby Food, Ruth Yaron

4 Ocak 2008 Cuma

Sebzeli Domates Çorbası


Bu tarife Ev Cini’nde rastlamıştım ve birkaç farklı domates ürünü ile denedim. Domates püresi, taze domates, konserve doğranmış domates ve fotoğrafta gördüğünüz domates rendesi ile. Konserve domates ile çok güzel oldu ama bu domates rendesi ile süper oldu. Aslında taze domatesle çok daha güzel olması gerekir ama hakiki (!) taze domates yazın ortasında bile çok az denk geliyor şehirde oturan insana. Artık. Ne yazık.
Normalde konserve alma, tüketme alışkanlığım hiç yok. Son bir senedir kışın domatesi (küp doğranmış ya da bütün, domates rendesi) konserve olarak alıyorum, malumunuz nedenlerle. Bi de daha yeni mısır almaya başladık. Çok seviyor Sinan. Yemek zamanı masaya oturmayacak gibi olursa yemeğin üzerine hemen 1 kaşık mısır koyuyorum. “Anneciiiim, bak sana mısırlı bilmemne yaptıııııım” diye çağırınca hemen bitiveriyor masanın dibinde. Bakalım bu numara ne kadar tutacak. Bende hem numaralar hem de sabır bitiyor gibi ya hayırlısı.
Bu domates çorbasının klasik domates çorbasından farkı, kıvamını undan değil de sebzeden alıyor olması. Ben çok sevdim. Sinan da sevdi. Üzerine dökülen kremanın hatırına yiyor gibi sanki biraz. Olsun.
Bakalım başka hangi anneler pişirecek bu güzelim çorbayı, başka hangi canavarlar yiyip:) hangileri burun kıvıracak:(
Herkese afiyet olsun. Ev Cini’ne de çok teşekkürler!

Sebzeli Domates Çorbası4-6 kişilik
1 bardak=250 ml

1 çorba kaşığı tereyağı
1 soğan
1 patates
1 havuç
1 yemek kaşığı doğranmış kereviz sapı ya da 1 küçük kereviz
2 bardak domates rendesi
2-3 bardak su
1’er çay kaşığı kişniş ve kimyon (gönlünüze göre artık…)
Tuz, karabiber,
Krema, servis için
  1. Soğanı yemeklik doğrayın ve tereyağında kavurun.
  2. Küp doğramış olduğunuz havuç ve patatesi ekleyin ve karıştırarak kavurma işlemine devam edin.
  3. Doğranmış kereviz yapraklarını, domatesi ve baharatları ilave edin. Altı kısık ve kapağı kapalı bir şekilde domatesle sebzeler iyice kaynaşana kadar pişirin.
  4. 1-2 bardak sıcak su ilave edip içindeki sebzeler yumuşayana kadar ağzı kapalı pişirmeye devam edin. Arada kontrol etmeyi, karıştırmayı unutmayın. Dibine tutar yemek, karışmam.
  5. Pişme işlemi bitince çorbayı püre haline getirin. Kıvam ayarını bu aşamada sıcak su ile yapabilirsiniz. O yüzden baştan hemen tarifteki suyun tamamını koymayın derim.
  6. Üstüne krema gezdirerek servis yapın.
Notlar:
  1. Kereviz sapı yerine taze fesleğen, biberiye gibi aromatikler de şahaaaane olur.
  2. Kıvamı koyu yapılıp makarna sosu olarak kullanılabilir. Nitekim kalan çorba ertesi güne dolapta koyulaşmıştı. Makarnaya sos yaptım. Çok sevdi.

Related Posts with Thumbnails