6 Aralık 2007 Perşembe

Pileli Kabak Böreği

Pileli böreği ilk kez Portakal Ağacı’nda görmüştüm. Kesin şahane olur diye yaptım, hakkaten öyle oldu. Normalde çok fazla börek yapmam. Bi pişirsen çok olur, ilk yiyince iyi de sonra sürünür de sürünür. Bi de çocuk yemezse iyice hevesin kaçar. Ama bu pile olayı bütün bu sorunları ortadan kaldırıyor. Birincisi, 1 yufka ile bile yapabiliyosun. İkincisi, neli yaparsan yap iç malzeme ile yufka dengesi çok güzel oluyor ve iç ile yufka bütünleşmiş oluyor. Yani çocuklar, içini yufkadan ayıramıyor. Üçüncüsü, ince bir börek oluyor, çok kibar, çok narin.
Bu şekilde yapınca Sinan bayıldı böreğe. Domates çorbası ile birlikte yapıyorum genelde. Bi kaşık çorba alıyor, sonra bir parça börek. Yüzünde “ne kadar doğru bir şey yapıyorum di mi anne” bakışı, gülümseyerek kafasını iki yana sallayarak yiyor. Öyle görünce onu öpücüklere boğasım geliyor. Tutuyorum kendimi. Aman dikkati dağılmasın! Toplaması öyle zor ki çünkü.

Börekte de bir arayışa girmem uzun süre. Börek artık kabaktır benim için, piledir. İncedir, kibardır, narindir.

Pileli Kabak Böreği
Ölçüler mini fırın tepsisine göredir.
1 bardak=250 ml
2 yufka
2 kabak, rendelenmiş
1/2 bardak yoğurt
1/2 bardak süt
1/2 bardak peynir (kaşar, beyaz, dil, örgü, labne vs.)
1/4 bardak zeytinyağı
Maydanoz, dereotu
2 yumurta
Karabiber, kırmızıbiber
  1. Yufka hariç tüm malzemeler karıştırılarak iç malzemesi hazırlanır.
  2. Yufkanın biri tezgaha serilir. Üzerine iç malzemenin yarısı tüm yufkayı ıslatacak şekilde yayılır.
  3. Üst ve alt uçları pilelendirilerek ortada birleştirilir.
  4. Ortadan ikiye bölünür (yani tepsinin boyuna göre) ve yağlı kağıt serilmiş olan tepsiye yerleştirilir.
  5. Aynı işlem pek tabi ki diğer yufka için de tekrar edilir.
  6. 180 derece ısıtılmış fırında pişirilir.

29 Kasım 2007 Perşembe

Ezo Gelin Çorbası


Bazı temelbaş yemeklerin tarifini sabitlemem lazım. Tek elle, gözüm burnum kapalı aynı lezzette yapabiliyor olmam lazım. (Kucağımda bebek, gözüm uykusuzluktan, burnum da hastalıktan kapalıyken yani) Yok öyle göz kararı, el ayarı artık. Yemek pişerken gerekli kontrolleri yapıp düzeltmelerde bulunamıyorum çünkü.
Mercimek çorbamı sabitledim mesela. “Dolapta şu var, bunu damı koysam, ya şu baharatı eklesem mi” yapmıcam, yapamıcam. Tarif neyse o!

Malzemeler:
6 porsiyon
1 yemek kaşığı tereyağı
1 soğan
1 yemek kaşığı salça, tepeleme
½ bardak kırmızı mercimek
1 havuç
5 bardak su
1’er yemek kaşığı tel şehriye, ince bulgur
1 tatlı kaşığı kuru nane
Tuz, karabiber
  1. Soğanı yemeklik doğrayın. Tereyağında kavurun.
  2. Mercimeği ekleyip kavurmaya devam edin.
  3. Rendelenmiş havucu, salça ve naneyi ekleyip birkaç dakika daha kavurduktan sonra suyunu, tuzunu, karabiberini ekleyin ve kaynamaya bırakın. (Ben bu aşamayı düdüklüde yapıyorum. Tencerede ne kadar kaynarsa kaynasın iyi pişmiyor mercimekler)
  4. Mercimekler pişince bulgur ve şehriyeleri ekleyip kısık ateşte ağzı kapalı olarak şehriyeler pişene kadar kaynatın.
Bu kadar. Deneme yok. Macera yok. Sürpriz yok.

14 Kasım 2007 Çarşamba

Sütlü Yoğurt Çorbası


Tarif Devletşah ve ekibinin hazırladığı Yemek.Name ’nin Kasım sayısından.
Bildik yoğurt çorbasının az yoğurt, bol süt ile yapılanı. Tadı çok daha yumuşak oluyor. Tam çocukların seveceği gibi yumuşacık.
Orijinalinin adı Toyga Çorbası. İçine yalnızca yarma konuyor fakat ben ne yaptım? Tahılın yanına 1 sebze ve 1 bakliyat ekleyip içimi rahatlattım.

Malzemeler:
6-8 porsiyon
1 bardak yoğurt
1,5 lt süt
1/3 bardak un
1 yumurta
1 havuç
½ bardak yarma, haşlanmış
½ bardak nohut, haşlanmış
1-2 yemek kaşığı tereyağı
1 yemek kaşığı kuru nane
1 tatlı kaşığı kırmızı biber
Tuz


  1. Havucu küp küp doğrayıp az su ile yumuşayana kadar haşlayın. Yarma ve nohutla karıştırın. Bi kenarda beklesinler.

  2. Bu arada yumurta, un, yoğurt ve sütü pürüzsüz olacak şekilde iyice çırpın. Koyulaşana, kaynamaya başlayana kadar karıştırarak pişirin.

  3. Çorbamız kaynamaya başlayınca kenarda bekleyen malzemeleri içine ekleyin. 1-2 dakika birlikte kaynasınlar.

  4. Tuzunu ekleyip altını kapatın.

  5. Başka bir tavada tereyağını kızdırın. İçine nane ve pulbiberi ekleyip çorbanın üzerine ekleyin.
Bu yoğurt, süt, un ve yumurta dörtlüsü çok amaçlı bir sosmuş meğersem. Hiç dikkat etmemiştim daha önce. Kıvamı ve içine koyduğunuz malzeme ile oynayarak çok farklı yemekler ortaya çıkarmak mümkün.
Mesela koyu kıvamda pişirip içine de pişmiş bir sebze ekleyip (karnabahar, brokoli, ıspanak, havuç vs…) et/köfte yanına garnitür olarak sunulabiliyor. Beşamelin kullanıldığı her yerde kullanılabilir. Daha az yağlı ve daha ferah bir tadı var. Çok sevdim ben çoook. Tek sorun, zaten süt tüketimimiz fazla idi, şimdi çok fazla oldu. Taşı dur artık kocacım, n’apalım?

12 Kasım 2007 Pazartesi

Kuru Fasulye Çorbası, Sebzeli

Ben bu İtalyanların her şeyine hastayım. Özellikle yemeklerine: o içinde herbişey olan çorbalarına, pilavlarına, pizzalarına, makarnalarına, mantılarına. Hele o peynirleri, ekmekleri, dondurmaları… Hepsi çocuklar düşünülerek özene bezene oluşturulmuş sanki. Yok İtalya’da falan yaşamadım, ama çok isterdim. Gördüğüm, duyduğum, sorduğum, öğrendiğim kadarıyla hayranlarıyım.

Bu çorba İtalyanların minestrone çorbasının bizim mutfakta pişmiş hali. Sinan’ın en favori yemeklerinden. Bizim kuru fasulye yemeğinin üzerine 1-2 kat çıkılmış hali:) Çenem düşecek biraz. Önce tarifi vereyim.

Malzemeler:
6 porsiyon
4 yemek kaşığı zeytinyağı
1 soğan, 3-4 diş sarımsak
½ yemek kaşığı salça
1 tatlı kaşığı kuru nane
Tuz, karabiber, kırmızıbiber
1 lt tavuk suyu
1’er adet havuç, kabak, patates
1 ½ bardak kuru fasulye, haşlanmış
1/3 bardak şehriye (ya da herhangi bir küçük makarna çeşidi ya da erişte)
  1. Soğanı yemeklik doğrayın ve yağda kavurun.

  2. Salçayı ve sarımsakları ekleyip biraz birlikte kavurduktan sonra nanesini ekleyin ve tavuk suyunu ilave edin.

  3. Tencerede soğanlı, salçalı suyunuz kaynayadururken sebzeleri pişmesi en uzun sürecek olandan başlayarak küp küp doğrayıp tencereye ilave edin. Benim durumunda bu sıra havuç-patates-kabak idi.

  4. Sebzeler pişmeye yakın fasulye ve makarnayı ekleyin. Tuz ve baharatlarla tatlandırdığınız malzemeleri, güzel ve seviyeli bir birliktelik oluşturana kadar kısık ateşte pişirin.

Bazen salçasız yapıyorum. Tüm malzemeleri tavuk suyunda haşlayıp, naneyi yağ ile ısıtıp üzerine ekliyorum. İçindeki sebzeleri istediğiniz gibi çeşitlendirebilirsiniz, kuru fasulye yerine barbunya da kullanabilirsiniz. Her hali başka güzel.

Ben bu cümleleri yazarken televizyonda Rachel Ray Show’da 12 yaşında İtalyan bir erkek çocuk bu yemeği pişiriyor. Her şeyi daha büyük doğradı, makarnalar da büyük boy. İçine taze defne yaprağı, biberiye ve kekik de koydu. Salça yerine konserve domates kullandı. Ve üzerine bolca parmesan… Yaparken de bi havalar, bi konuşmalar… Bayıldım çocuğa!

Çok güzel 2 tane kapkalın İtalyan mutfağı kitabım oldu: Silver Spoon ve The Classic Italian Cookbook. Bu sayfada sık sık İtalyan mutfağından feyz alarak yaptığım yemekleri göreceksiniz artık. Her seferinde de adamları öven bir iki cümle ederim, tutamam kendimi.

İtalyanlarla ilgili herhangi bir şeye bakarken, okurken, dinlerken çoğu zaman şaşkınlıkla kızgınlık arası bir duyguyla söylenirken buluyorum kendimi. Gözümün önündeki sahne şöyle: Aynı coğrafya, aynı malzemeler… Biz temellerini atmışız binanın, sonra öylece kalmış, sanki mütahit dolandırıcı çıkmış, baştan hesabı iyi yapmamışız paramız tükenmiş. Onlar da ise bir neşe bir kahkaha, çıkmışlar 10 kat. Kadehler elde sürekli kutlamaca. Biz tabi dönmüşüz arkamızı, duyuyoruz coşkuyu neşeyi ama duymazdan geliyoruz. Dikmişiz gözümüzü şaheserimize, övünüp duruyoruz. Aramızdan “ya arkadaşlar, toplayalım aramızda para, çıkalım bir iki kat” diyenlere hemen kızıyoruz, hemen susturuyoruz. Hiç gerek yokmuş, böyle çok muhteşemmiş, olan da sallanıp yıkılabilirmiş, var gücümüzle korumalıymışız o 3-5 çıplak sütunu, mişmişiz, miş miş mişiz…

25 Ekim 2007 Perşembe

Kakaolu Puding


Çok nadir yaparım tatlı. Yaptığım zaman da genellikle daha evdekiler göremeden hepsini yemiş, bitirmiş olurum. Ne yazık ki... Aslında çok yapmak istiyorum kurabiyeler, kekler... Sürekli fırın çalışsın istiyorum, nefis kokular yayılsın etrafa, her zaman yiyecek birşeyler olsun çayın yanında. Ama hem zamanım yok, hem hepsini yiyecek durumum. Hem de çocuklarımın henüz çok çok küçükken o kadar fazla yemesini istemiyorum şekerli, unlu gıdaları.

Sinan şu anda 2,5 yaşında. Şekerleme ve çikolata ile daha yeni tanıştı. Bayram dolayısı ve mahalle baskısı (!) ile. Beslenmesinde şekere 1 yaşına kadar hiç, daha sonra da çok az yer verdim. Hala yaşpasta ile ne yapacağını bilemiyor mesela. Üzerindeki kremayı yiyip bırakıyor. Geçen gün pişirdiğim pudingin ise 1 kasesini ilk defa tam olarak yedi. Yani ben 3 kase yedim, o 1 tane yedi. Ben en iyisi konuyu kapatıp hemen tarife geçeyim. Battıkça batıyorum.

Kakaolu Puding
6 kişilik
1 bardak=250 ml

1 lt süt (4 bardak)
3 yemek kaşığı mısır nişastası, silme
2 yemek kaşığı un, silme
5 yemek kaşığı kakao, silme
1 yumurta
3/4 bardak şeker (tatlı sevenler- çayı şekerli içenler- 1 bardağa kadar koyabilir)
1 çimdik tuz
1 yk tereyağı

  1. Yağ dışında tüm malzemeler tencerede balon çırpıcı ile karıştırılır.
  2. Orta ateşte koyulaşana kadar karıştırılarak pişirilir.

  3. Altı kapatılınca tereyağ eklenir ve hem eritmek hem de pudingi biraz soğutmak için biraz çırpılır. Ne kadar çok çırpılır, o kadar az kabuk bağlar.

  4. Kaselere boşaltılır, oda sıcaklığına gelince buzdolabına kaldırılır.

Böyle sütlü, ama bol yumurtalı olarak yaptığım 2-3 tarifim var. Krem karamel, vanilyalı puding gibi. Onları da yazarım. Yumurta ile sorunu olan çocuklar için bu iki tarifim çok iyi olur, çünkü 1 kasesine 1 yumurta falan düşüyor.

Afiyet olsun. Hepimize.

22 Ekim 2007 Pazartesi

Tavuk Köftesi


Bunca zaman dana kıyma köfteye talim ederek böyle bir lezzeti senelerce ıskalamış olduk. Neyse. Neresinden dönsek kar. Artık çok sık yapılacaklar listemde tavuk köfte. Hem de sebzeli sebzeli.
Tarif normal köfte tarifine kaşar peyniri ve sebze eklenerek ortaya çıkarılmış, uygulamaya geçilmeden önce çeşitli güvenilir kaynaklardan tarif araştırmaları tarafımdan gerçekleştirilmiş, yeterli lezzette olacağı öngörü ve inancı ile aile boyu ölçülerinde pişirilmiştir. Herhangi bir hayal kırıklığı ve zayiat yaşanmamış, beklenen övgüler beklenen kişilerden bekleyen kişiye bildirilmiştir. Saygılarımla…

Malzemeler
4 porsiyon
2 parça tavuk göğsü (yaklaşık 500 gr)
1 yumurta
1 yemek kaşığı un, tepeleme
1 küçük soğan, rendelenmiş
1’er küçük havuç ve kabak, ince rendelenmiş
1-2 yemek kaşığı kaşar peyniri, rendelenmiş
Tuz, karabiber, kişniş
1 yemek kaşığı taze biberiye ya da maydanoz



  1. Tavuk eti mutfak robotunda kıyma haline getirilir. Sebzeler rendenin ince tarafı ile rendelenir.

  2. Tüm malzemeler karıştırılır. Köfte şekli verilir ve az sıvıyağda arkalı önlü kızartılır.

Köfte hamuru biraz fazla yumuşak ve yapış yapış oluyor. Elleri azıcık sıvıyağlamak sorunu çözüyor. Ama o sırada bebek ağlar, abisinin çişi gelir, elim ayağıma dolanır diye elim batmasa daha iyi olur diyorsanız, tavaya kaşıkla da koyulabilir köfteler, sonra üzerine hafifçe bastırılır. Öyle de olur, can sıkmaya değmez yani.

Bu tarifimizin Olursa Daha Güzel Olur’u kereviz. Evet tarifin içinde yok ama bir dahaki yapışımda ekleyeceğim. Tabi ki rendenin ince tarafı ile rendeleyerek.


24 Ağustos 2007 Cuma

Sebzeli Şehriye


Sinan için yaptığım yemekleri genelde hep beraber yiyoruz. Kendimiz için ayrı yemek çok seyrek pişiriyorum. O yüzden verdiğim ölçüler 4-6 kişilik. Ama bu yemeği 2 kişilik vereceğim ve öyle yapacağım bundan böyle. Yanlış anlaşılmasın, nefis bir şey. Sinan bayıldı. Uykusundan kalktığında bile bu yemeği sayıklıyordu “anne bana şeeebiye ışıt” diye. Ama tam bir çocuk yemeği – o yüzden Apo’yu bu yemekten bari olsun muaf tutayım.
Rendenin ince tarafı ne kadar şahane bir şeymiş. Limon kabuğu rendelemek dışında kullanmamıştım daha önce. Sebzeler ne kadar ince ne kadar tel tel rendeleniyormuş meğer. Ve o şekilde pişirilince nasıl da hiç fark edilmiyor ve ayıklanması mümkünsüz hale geliyormuş. Yemeğin en güzel tarafı bu işte. Sebzeler ayıklanabilemiyor.
Bu yemek çok çabuk pişiyor yani tam bir acil durum yemeği. Kanımca pek az çocuk hayır der. 9. aydan itibaren tüm bebek ve çocuklara yedirilebilir.
Tarif yine ennnn favori kitabımız Yiyorum Büyüyorum’dan. Bir iki ufak ekleme ile…

Sebzeli Şehriye
Malzemeler:

2 porsiyon
1/2 kabak
1/2 havuç
1/3 bardak tel şehriye
2 bardak tavuk suyu ya da su
1 tatlı kaşığı tereyağı
Tuz
  1. Sebzeler rendenin ince tarafı ile rendelenir. 2 bardak su ile beraber kaynamaya bırakılır.

  2. 5-6 dakika sonra tel şehriye eklenir. Tuzu ilave edilir.

  3. Şehriyeler piştiğinde tereyağı ilave edilip karıştırılır.

  4. Ağzı kapalı biraz dinlendirilir.
  • Ben tavuk suyu ile yaptım. O yüzden tadı nefisti. Sade suyla yapıp sonra “aman bunun mu tadı nefismiş” demeyin.
  • Tel şehriye yerine arpa şehriye de kullanılabilir.
  • Gözünüze biraz sulu ya da duru gelirse bir tatlı kaşığı unu biraz su ile pürüzsüz ve akışkan hale getirip yemek kaynarken yavaş yavaş karıştırarak ilave edebilirsiniz. Kıvamlı kıvamlı yemesi daha iyi oluyor. Resimdeki un eklenerek yapıldı.
  • İçine tavuk kıyma eklenerek daha da zenginleş ve lezzetleştirilebilir. Ben bir daha ki sefere ekleyeceğim şahsen.
  • Tarifin orjinalinde kereviz de var. Kereviz çıkınca her bişeye koymak lazım o güzelim sebzeyi.

Bundan sonraki tariflerde ipucu/püf noktası belirtme yolu olarak şöyle bir formül geliştirdim:

Olmazsa Olmaz: Rendenin İnce Tarafı
Olursa Daha Güzel Olur: Tavuk Suyu

Ayrıca tariflerle ilgili olarak kendi kendime cevabı bir evet bir de hayır olan iki soru sorup cevaplandıracağım. Bir önceki tarifte olduğu gibi.
İşte, Zonguldak, iki bebek… Biraz hoşgöreceksiniz artık.

20 Ağustos 2007 Pazartesi

Negerek



Tijen İnaltong’un Karaburunlardan mutfağımıza kazandırdığı tarifi imkansız bir lezzet. Bu tarifi her kim okursa kesinlikle denesin. Neden mi? Söyleyeyim: 1. Yanında başka bir şey ikram etmeye gerek yok (adı üstünde) çünkü tüm besin gruplarını içeriyor: süt ürünleri, sebze, tahıl, yumurta … 2. Küçük canavarların seveceği bir tat. Benimki sevdi, biliyorum da söylüyorum. 3. Malzemeler her zaman elimizin altında olan malzemeler ve hazırlaması çok kısa sürüyor.
Ben bu tarifi çok beğenerek takip ettiğim Yoğurt Land adlı sitede gördüm. Belki tarifi bir de oradan okumak, daha değişik fotoğraflarını görmek isterseniz diye belirteyim istedim. Şimdi tarif.

Malzemeler:
6 porsiyon
500 gr kabak, rendelenmiş
1/4 bardak pirinç
2 - 3 diş sarımsak, dövülmüş
150 - 200 gr beyaz peynir, ufalanmış
2 yumurta
1 bardak karışık yeşillik (taze soğan, maydanoz, dereotu, nane…)
2 bardak süt
Tuz, karabiber, kırmızıbiber
Susam ve çörekotu, üzeri için
1 domates, üzeri için


  1. Süt ve üzerine koyulacak malzemeler hariç tüm malzeme karıştırılır. Yağlanmış kalıba dökülür.

  2. Harcın hafif üstüne çıkacak kadar süt (yani 2 bardaktan az ya da biraz fazla olabilir, dökerken dikkat ederek dökmelisiniz) üzerinden eklenir.

  3. İnce dilimler halinde kesilmiş domates ile üstü süslenir.

  4. En son susam ve çörekotu serpilerek 175 derece fırında pişirilir.

Evet, pirinç hiçbir işlemden geçirilmeden kuru halde malzemelere ekleniyor. Fırında sütün sayesinde pişiyor ve çok da güzel oluyor.
Hayır, illaki resimde göründüğü gibi kare kalıpta ve o kadar yüksek olacak şekilde pişirmeniz gerekmez. Daha geniş bir kalıpta daha ince pişerse daha bile güzel olabilir.

16 Ağustos 2007 Perşembe

Bazlama, Kıymalı

Yolculuğa çıkarken, parka giderken yanınıza almak için çok pratik. Yapması kolay, yemesi kolay. Sebze, peynir, tavuk her türlü içle yapılabilir. Ve bence hiçbirine hiçbir çocuk hayır demez. Benimki demiyor en azından.
Bu içli bazlamalar fikri Hintlilerin paratha’sından aklıma geldi. Kendi gözlemelerimizden de aklıma gelebilirdi ama gözleme yapmak incecik hamur açmayı gerektirdiği için hiç o konu üzerinde düşünmemiştim. Biraz da asortik olduğum için paratha’yı görünce bizim bazlama da bu şekilde içli pek güzel olabilir diyiverdim. Onlar hamuru mayasız olarak hazırlıyor. O şekilde yapınca biraz üzerine tereyağı falan sürmek gerekiyor ve soğuyunca tadı kaçıyor. Bu yüzden mayalı hamur ile yapmak çok daha iyi. Bu şekilde çocukların daha çok hoşuna gidiyor. Sebze yedirmek için makarna kadar kuvvetli bir araç ayrıca.
Hamuru ekmek makinası olanlar makinada hazırlayabilir. Hamurun yoğrulması ve mayalanması toplam 1 saat 10 dakikacık sürüyor. Makinası olmayanların ise ellerine kuvvet artık.

Hamur Malzemesi:
6-8 adet
3 bardak un
1 bardak ılık su
1 tatlı kaşığı instant maya ya da kuru maya
1,5 çay kaşığı tuz
2 yemek kaşığı toz şeker
4 yemek kaşığı zeytinyağı

İç malzemesi:
6-8 yemek kaşığı kıyma, kavrulmuş
Tuz, karabiber, vs.


  1. Kuru maya kullanıyor iseniz bir miktar ılık su ile çözdürüp kabarmasını bekledikten sonra (5 dk) hamuru yoğurun. Instant maya kullanıyor iseniz mayayı kuru halde una karıştırıp diğer malzemeleri de ekleyerek hamuru hazırlayın. Hafif ele yapışan yumuşak bir hamur olmalı.
  2. Unlanmış bir kapta ağzı kapalı olarak 1,5-2 saat mayalanmaya bırakın. Hamur bu süre içinde 2 katına çıkmış olmalı.
  3. Kabaran hamuru 6-8 parçaya ayırın. Her birini unlanmış tezgahın üzerinde elinizle açın. (Merdane de kullanabilirsiniz ama hamur çok yumuşak olduğu için elle daha kolay açılıyor.)
  4. Ortasına 1 yemek kaşığı kavrulmuş kıyma koyun.
  5. Hamurun kenarlarını kıymanın üzerinde birleştirin. Elinizle bastırarak tekrar açın.
  6. Isınmış teflon ya da demir tavada önlü arkalı pişirin.
İçini sonsuz çeşitlendirmek mümkün. Ben şimdiye kadar ıspanak-kıymalı, patates-havuçlu yaptım. Hepsi güzel oluyor, hepsi güzel oluyor. Hadi bakalım, yaparsanız bırakın yorum, bekliyorum.

13 Ağustos 2007 Pazartesi

Kabak Yemeği, Şehriyeli


İtiraf ediyorum: Bu yemek Sinan’ın favorileri arasında değil. Durumu şehriyeler kurtarıyor. Bir de yanında yediği yoğurt. Ama benim hem yapmayı hem de yemeyi en sevdiğim yemeklerin başında geliyor. Çok hafif, çok kolay.
Sinan, en son yaptığımda koca bir kaseyi bitirdiği için bu tarifi siteye eklemeye karar verdim. Gerçi önce yalnızca şehriyeleri bitti tabağın, sonra durumu ben ele almak zorunda kaldım. Sohbet-muhabbet derken bitiriverdi tabağını, yine mutlu etti annesini.
Her kim bu yemeği yapar, ama çocuğu elini bile sürmez ise üzülmesin. Belli aralıklarla yapmaya devam etsin – tabi kendisi de sevdiyse. Bir gün birden bire yiyesi gelebilir çocuğun. İşte o günü kaçırmamak lazım.

Malzemeler
3 porsiyon
2 kabak
2 domates
1 soğan
4-5 diş sarımsak
2 yemek kaşığı zeytinyağı
Tuz, karabiber

1 bardak şehriye
1 yemek kaşığı zeytinyağı
2 bardak sıcak su
Tuz

Dereotu, üzeri için
  1. Kabak, domates ve soğan küp küp doğranır. Tencereye soğan, domates ve kabak sırasında konulur.

  2. Üzerinden zeytinyağı gezdirilir. Doğranmış sarımsak, tuz ve karabiber ilave edilir.

  3. Ağzı kapalı ve altı çok kısık olarak, hiç su ilave etmeden, kabaklar yumuşayana kadar pişirilir.

  4. Başka bir tencerede şehriye, 1 yemek kaşığı zeytinyağında hafifçe kavrulur. Üzerine kaynar su ve tuz ilave edilir ve ağzı kapalı olarak pilav gibi pişirilir.

  5. Şehriye suyunu çekince kapağa kağıt peçete konularak biraz demlendirilir.

  6. Pişen kabaklar ve şehriye birbirine karıştırılır.

  7. Üzerine doğranmış dereotu serpilerek servis edilir.

Aynı malzemelerle bu yemek farklı da yapılabilir. Sebzeler rendelenir, önce soğan ve sarımsak kavrulur, üzerine domates ve kabaklar eklenir ve sos koyulaşana kadar pişirilir. Kabaklı domates sos olmuş olur. Şehriye ya da başka bir makarna ile karıştırılır. Bu şeklini yemesi daha kesin olur sanki. Fakat benim verdiğim şekli ile misafire bile ikram edilecek kadar hoş bir yemek oluyor. Tercih sizin.

6 Ağustos 2007 Pazartesi

Tavuk Pirzola, Tavada



Kemiklerini tavuk suyu yapımı için kullandığımız tavuk pirzolaları şinitzel mantığı ile tavada pişirdim. En az bizim kadar yedi Sinan. Bugünlere kolay gelmedik tabi. Tavuğu yemesi için “köpekler, aslanlar tavuğu nasıl da sever, ham ham ham diye nasıl da yer” tanıtım çalışmalarımız oldu bir süre. Neyse ki bizi fazla üzmedi, çabalarımız boşa gitmedi.

Malzemeler

5-6 adet tavuk pirzola (kemiğinden ayrılmış)
1 yumurta
Mısır unu, ya da galeta unu
Tuz, baharat (ben köri kullandım)
2-3 çorba kaşığı sıvı yağ


  1. Her bir pirzolanın eti elle bir araya getirilerek önce yumurtaya (tuz ve baharat ile tatlandırılmış) sonra mısır ununa bulanır.

  2. Tavada, az yağda önlü arkalı kızartılır.

Etin iyi pişmesi ve yumuşak olması için orta ya da kısık ateşte kızartmak ve servis zamanına kadar ağzı kapalı olarak dinlendirmek önerilir.

Tavuğun her hangi bir bölümü bu yöntemle, hatta şu kombinasyonlarla, hem tavada hem fırında pişirilebilir:

  • Yalnızca una/mısır ununa/galeta ununa bulanarak.

  • Önce una, sona yumurtaya, sonra galeta unu/mısır unu/ufalanmış ekmek içi/dövülmüş mısır gevreğine bulanarak.

Yumurta ya da unların içine her tür baharat, ince kıyılmış ot ve hatta rendelenmiş kaşar peyniri katılabilir. Hepsi de şahane olur. Afiyet olsun.

5 Ağustos 2007 Pazar

Tavuk Suyu


Yemek yaparken lezzet arttırıcı olarak ne kullanırsınız: tuz, birkaç çeşit baharat. Belki biraz maydanoz, dereotu? Halbuki tavuk suyu gibi aromalı et suları, daha fazla çeşit baharat ve ot kullanarak hem daha lezzetli ve ilginç yemekler yapabilir hem de tuzu az kullandığımız için çocuklarımızın küçücük böbreklerini fazla yormamış oluruz. Her doktor, her beslenme uzmanı söylüyor, biliyorsunuzdur: 1 yaşına kadar hiç, daha sonraki yaşlarda çok az tuz.
Lezzetin Püf Noktaları adlı serimizin ilk yazısıdır bu. Otlar ve baharatlardan da bahsedicem ama bir numaralı püf noktamız Tavuk Suyu. Onunla yapılan yemeklerin tadına doyum olmaz. Bazı yemekler ise onsuz yapılmaz, yapılamaz. İçine ne atsan sonuç mükemmel lezzettir, sana kötü sürpriz yapmaz. Evdeki malzemelerle şahane yemekler yaratma fırsatı verir.
Tavuk suyu hazırlamak öyle atla deve değil. İş üşenmeyip kasaptan biraz tavuk kemiği almaya bakıyor. Kasaptan değil de marketten alışveriş yapıyor iseniz o zaman tavuk pirzola (bagetin etini kemiğinden sıyırarak hazırlıyorlar) alıp kemiğini tavuk suyu için kullanabilirsiniz. Et kısmını ise bizim nasıl yediğimiz bir sonraki tarifimde.

Tavuk Suyu için Malzemeler
1 kg tavuk kemiği
1’er adet soğan, havuç, kereviz
(sebze olarak)
1 defne yaprağı, 5-6 maydanoz sapı, 5-6 tane karabiber
(baharat olarak)
2 lt su, ya da malzemelerin üzerini geçecek kadar


  1. Bütün malzemeleri tencereye koyun.

  2. Kaynamak üzere iken altını iyice kısın. Fokurdamamalı fakat buhar çıkışı devam ediyor olmalı.

  3. 2-3 saat bu şekilde tıngırdadıktan sonra altını kapatın.

  4. Soğuyunca süzüp buzdolabına kaldırın.

Buzdolabında 3 gün durabilir. Bu süre içinde kullanamayacaksanız buzdolabı poşeti içinde buzluğa kaldırabilirsiniz. Buzluktaki ömrü ise 3-4 aydır.

Ben evden havucu eksik etmemeye çalışıyorum. Soğan, defne yaprağı ve karabiber zaten her daim mevcutlar. Kerevizi ise aldığım zaman sap ve yapraklarını yıkayıp buzluğa kaldırıyorum. Maydanozun sapını ve pırasanın yeşil yapraklarını da buzluğa koyuyorum. Böylece tavuk suyu hazırlarken malzemelerin hemen hepsi her zaman hazır olmuş oluyor.
Bu tarifi verdiğime göre artık tavuk sulu yemek tariflerine geçebilirim. Sinan yemeğin suyu lezzetli ise kesinlikle daha iyi yiyor. Tavuk suyu ile yaptığım yemekleri daha geri çevirdiği hiç olmadı. Denemeye, uğraşmaya, her hafta her hafta yeniden kaynatmaya kesinlikle değiyor diyor, başka da diyecek laf bulamıyorum.

25 Temmuz 2007 Çarşamba

Bulgur Pilavı, Mercimekli-Patlıcanlı





Siz de burun kıvırır mıydınız bulgura bir zamanlar? Ben kıvırırdım. Senede bir iki kereden fazla pişirmezdim. Sıra mı gelmezdi, tercih mi etmezdim… Üzerinde çok fazla düşünmediğim için de ne tür farklı pilavları yapılır, başka nelerin içine katılır, aslında ne de lezzetlidir pek bilemedim. Ama şimdi düşünüyorum ve sık sık pişiriyorum. Çünkü bir- çok besleyici, iki- Sinan çok seviyor.
Bugün ilk kez mercimekli ve patlıcanlı pişirdim. İkimiz de birer tabak mideye indirdik. O derece güzeldi yani.

Malzemeler:
4-6 porsiyon
1 bardak bulgur
3 yemek kaşığı zeytinyağı
1 soğan
1 patlıcan
1 domates
2 bardak su
1/3 bardak yeşil mercimek
Tuz
Baharat, karışık (kuru nane, karabiber, kimyon, pul biber, tarçın vs.)

  1. Mercimeği üstünü aşacak kadar su ile ocağa koyun. Kaynamaya başlayınca altını kapatın ve ağzı kapalı bir şekilde dinlenmeye bırakın.

  2. Bu arada soğanı yemeklik, domates ve alacalı soyduğunuz patlıcanı küp küp doğrayın.

  3. Soğanı zeytinyağında kavurun.

  4. Patlıcanı ekleyin. 1-2 dakika kavurduktan sonra domatesi ve baharatları ekleyin. Ağzı kapalı olarak kısık ateşte 3-4 dakika pişirin.

  5. Suyu tencereye ekleyin. Su kaynamaya başlayınca, süzdüğünüz mercimekleri ve bulguru ilave edin. Ağzı kapalı olarak kısık ateşte suyunu çekene kadar pişirin.

  6. Suyunu çekince altını kapatın. Tencere ile kapağın arasına bir mutfak havlusu koyup dinlenmeye bırakın.

1 kasesi 2-3 yaşındaki bir çocuğun günlük protein ihtiyacının yarısını karşılıyor. Daha ne olsun?

21 Temmuz 2007 Cumartesi

Kabak Mücver, Fırında


Bu tarif Yiyorum Büyüyorum kitabından. İlk kez denedim. Bayıldım. Sinan “anne bu ne, anne bu ne” diyerek yemeği tabağında hücrelerine ayırmadan resmen hapır hupur yediği için 5 milyon kez daha fazla bayıldım. Teşekkürler sevgili Zümrüt Özkan Anjuere (kitabın yazarı oluyor). Tariflerinizin hepsi ayrı güzel.
Ben kitaptaki tariften farklı olarak taze soğan yerine kuru soğan kullandım – çünkü evde taze soğanım yoktu. Bir de kendi yaptığım köri baharat karışımından ekledim. İnanılmaz yakıştı. Buyurun tarife ve sonra hemen mutfağa.

Malzemeler:
6-8 porsiyon
1 büyük kabak
1 küçük havuç
1 küçük patates
1 küçük kuru soğan
3 yumurta
3 yemek kaşığı yoğurt
3 yemek kaşığı un
3 yemek kaşığı ufalanmış ekmek içi
1 çay bardağı zeytinyağı
4 yemek kaşığı rendelenmiş kaşar peyniri
Maydanoz, dereotu
1 tatlı kaşığı köri
1 çay kaşığı tuz



  1. Kabak, havuç, patates ve soğan rendelenir, maydanoz ve dereotu incecik kıyılır.

  2. Yumurta, un, yoğurt ve zeytinyağı macun kıvamına gelene kadar karıştırılır.

  3. Peynir, ekmek içi, tuz ve baharat eklenir.

  4. Tüm malzemeler iyice harmanlanıp yağlanmış borcama dökülür.

  5. 180 derecede 30-40 dk pişirilir.

Yoğurt Çorbası, Sebzeli-Erişteli


Çocukluğumdan beri en sevdiğim çorbadır. Yanında çoban salata ile tabak tabak yiyebilirim. Tabi annem pirinçli sade halini yapar. O hali de pek güzeldir ama bu hali daha besleyici ve hatta daha güzel. Sanırım beğenilerimiz de genetik yolla çocuklarımıza geçiyor. Sinan da bayılıyor bu çorbaya; bol soğanlı, sirkeli çoban salata eşliğinde.

Malzemeler
6 porsiyon

Karışık sebze (1 soğan, 1 havuç, 1 patates, 8-10 adet taze fasülye)
6 bardak yani 1,5 litre su (veya varsa tavuk suyu)
½ bardak erişte
2 bardak yoğurt
1 yumurta
1 yemek kaşığı un
1 yemek kaşığı kuru nane

  1. Küçük küpler halinde doğradığınız sebzeleri – artık evde ne varsa – suda haşlamaya başlayın. Suyu içine koyduğunuz malzemenin miktarına gore ayarlayabilirsiniz.
  2. Sebzeler olmaya yakın erişteleri tencereye ekleyin.
  3. Bu arada ayrı bir kapta yoğurt, yumurta, un ve kuru naneyi iyice karıştırın.
  4. Pişen çorbanın suyundan yoğurt karışımına 1-2 kepce ekleyin ki ılınsın ve kesilmesin.
  5. Yoğurt karışımını çorbaya yavaş yavaş sürekli karıştırarak ilave edin. Çorba kaynayana kadar karıştırmaya devam edin. 2-3 dakika kaynatın.
  6. Bu kadar.

    Kuru naneyi üzerine annelerimizin yaptığı gibi sonradan tereyağ ile birlikte ekleyebilirsiniz. Daha lezzetli olur. Fakat böyle de güzel. Hem böyle soğuk olarak ta içilebiliyor.

    Bu çorbayı sonsuz kere çeşitlendirmek mümkün. Şöyle ki: İçine her tür sebze koyabilirsiniz (kabak, iç bakla, bezelye, ıspanak, mantar, kereviz …). Erişte yerine arpa şehriye ya da herhangi küçük boyutlu makarna kullanılabilir. Ayrıca her tür tahıl ve bakliyat bu çorbaya çok yakışır ve daha da besleyici yapar (pirinç, bulgur, buğday, nohut, fasülye ve hatta yeşil mercimek…).

20 Temmuz 2007 Cuma

Tarhana Çorbası, Kıymalı-Nohutlu


Genellikle doktorlarımız çocuklarımız için “1 yaşından sonra sizinle birlikte sofraya oturabilir (yani sizin yediklerinizden yiyebilir)” der. Ve fakat unutmayalım ve daima farkında olalım ki: Çocuklarımız birer küçük yetişkin değildirler. Hala büyüme evresinde olduklarından bizden daha fazla çeşitlilikte besine ihtiyaçları vardır. Ayrıca mideleri bizimkinden daha küçüktür ve az miktarda yemekle doyarlar.
Bu nedenle kendi soframızı çocuklarımızın besin gereksinimlerine göre yeniden gözden geçirmeli, yemekleri onu/onları düşünerek hazırlamalı, bir kase içinde mümkün olduğunca fazla besin çeşidini içeren yemekler hazırlamalıyız. Biz doymak için yeriz, onlarsa büyümek için. Az yedikleri için de her öğün aynı derecede değerli. Her öğün, çeşit, besin değeri ve lezzet açısından zengin yemekler sunmamız boynumuzun borcu. Doğurduk bi kere, bakmaya çalışacağız artık ziyadesiyle. Sonra rahat bırakmaz vicdanımız.

Ben öyle yapmaya çalışıyorum şahsen. Önceden sade suya yaptığım çorbalar şimdi tam bir arapsaçı mı desem lezzet tepecikleri ile bezeli mi desem. İşte ilk tarifim: Tarhana çorbası. Ama kıymalı ve nohutlu.

Çok klasik oldu bir ilk tarif için. Fakat Sinan’ın hiç hayır demeden yediği yemeklerin başında geliyor. Babamızın evde bir süre tarhana pişmeyince “en son ne zaman tarhana pişirdin söyler misin?” cümlesi ile başlayan, dallanıp budaklanma ihtimali yüksek tartışmalardan kaçınmak için de dönüp dolaşıp yapmam gereken bir yemek ayrıca. Tarhanayı bu vereceğim tarife benzer benzemez her seferinde farklı oluveren şekillerde pişirirken, ruki.org adlı sitede bu şekline rastladım çorbanın ve o günden beri illaki böyle pişiyor bizim evde tarhana. Israrla tavsiye ederim. Pişiriniz, ama illaki böyle.

Malzemeler:
6-8 porsiyon
2-3 yemek kaşığı sızma zeytinyağı
150-200 gr yağsız kıyma
8-10 diş ezilmiş sarımsak
1 yemek kaşığı salça
1 bardak tarhana
8 bardak su (2 lt)
1 yemek kaşığı kuru nane
½ tatlı kaşığı pul biber
Tuz, bolca karabiber
1-2 bardak haşlanmış nohut


  1. Kıymayı, zeytinyağında sarımsaklarla beraber kavurun.
  2. Salça ve naneyi ekleyip birkaç kere karıştırın.
  3. 2 litreden bir bardak su ayırın, kalanı tencereye dökün.
  4. Bir kasede, tarhanayı ayırdığınız 1 kap su ile iyice karıştırın ve tüm baharatlarla birlikte karıştırarak tencereye ekleyin.
  5. Kaynayana kadar karıştırmaya devam edin.
  6. 5-10 dakika kısık ateşte pişirin.

Oldukça koyu bir kıvamda oluyor bu ölçülerle. Çocuklar için çorbanın kıvamı ne kadar koyu olursa o kadar iyi. Siz daha duru sevebilirsiniz ama bırakın koyu kalsın. Her şey vatan için!
Afiyet olsun.


Başlarken...

İnanılmaz kötü bir hafızam var. İnanılmaz sayıda da yemek kitabım. Yıllardır yerli-yabancı bir sürü yemek kitabı okurum, sabah-akşam yemek sitelerini gezerim. Okuduklarımı, gördüklerimi bildiklerimle harmanlar yemekler yaparım. "Aaa ne güzel oldu, artık hep yaparım" dediğim bi dolu tarif var. Ama ben ne yaparım? Hepsini unuturum. Unuttuğumu bile unuturum.
Biri "sen güzel yemek yapıyomuşsun, arkadaşımın doğum günü var. Şööyle değişik, kolay, güzel bir salata tarifin var mı?" der. Ben "tabi var" diyebilmek için hafızamı ararım, tararım, sayarım, sayarım. Bulamam. Ne yapmışımdır? Unutmuşumdur.
Çocuklarım olmadan önce o kadar önemli değildi sanki. Ama şimdi onların sevdiği yemekleri unutmamam çok önemli. Bazen aklıma tarhana çorbasından başka yemek gelmez. "Hay allah! Yine herşeyi unuttum!" diye hayıflanacak zamanım yok artık. Sinan yemek, Civan bebek meme, ev toplanmayı bekler. Yemekler pişmeli, taşmalı, sabah-öğlen-akşam kurulmalıdır sofra. Dönmelidir çark, mümkünse beni ezmeden. Bu günlük işte bu yüzden. Meşru Müdafaa.

Related Posts with Thumbnails