Ben bu İtalyanların her şeyine hastayım. Özellikle yemeklerine: o içinde herbişey olan çorbalarına, pilavlarına, pizzalarına, makarnalarına, mantılarına. Hele o peynirleri, ekmekleri, dondurmaları… Hepsi çocuklar düşünülerek özene bezene oluşturulmuş sanki. Yok İtalya’da falan yaşamadım, ama çok isterdim. Gördüğüm, duyduğum, sorduğum, öğrendiğim kadarıyla hayranlarıyım.
Bu çorba İtalyanların minestrone çorbasının bizim mutfakta pişmiş hali. Sinan’ın en favori yemeklerinden. Bizim kuru fasulye yemeğinin üzerine 1-2 kat çıkılmış hali:) Çenem düşecek biraz. Önce tarifi vereyim.
Malzemeler:
6 porsiyon
4 yemek kaşığı zeytinyağı
1 soğan, 3-4 diş sarımsak
½ yemek kaşığı salça
1 tatlı kaşığı kuru nane
Tuz, karabiber, kırmızıbiber
1 lt tavuk suyu
1’er adet havuç, kabak, patates
1 ½ bardak kuru fasulye, haşlanmış
1/3 bardak şehriye (ya da herhangi bir küçük makarna çeşidi ya da erişte)
- Soğanı yemeklik doğrayın ve yağda kavurun.
- Salçayı ve sarımsakları ekleyip biraz birlikte kavurduktan sonra nanesini ekleyin ve tavuk suyunu ilave edin.
- Tencerede soğanlı, salçalı suyunuz kaynayadururken sebzeleri pişmesi en uzun sürecek olandan başlayarak küp küp doğrayıp tencereye ilave edin. Benim durumunda bu sıra havuç-patates-kabak idi.
- Sebzeler pişmeye yakın fasulye ve makarnayı ekleyin. Tuz ve baharatlarla tatlandırdığınız malzemeleri, güzel ve seviyeli bir birliktelik oluşturana kadar kısık ateşte pişirin.
Bazen salçasız yapıyorum. Tüm malzemeleri tavuk suyunda haşlayıp, naneyi yağ ile ısıtıp üzerine ekliyorum. İçindeki sebzeleri istediğiniz gibi çeşitlendirebilirsiniz, kuru fasulye yerine barbunya da kullanabilirsiniz. Her hali başka güzel.
Ben bu cümleleri yazarken televizyonda Rachel Ray Show’da 12 yaşında İtalyan bir erkek çocuk bu yemeği pişiriyor. Her şeyi daha büyük doğradı, makarnalar da büyük boy. İçine taze defne yaprağı, biberiye ve kekik de koydu. Salça yerine konserve domates kullandı. Ve üzerine bolca parmesan… Yaparken de bi havalar, bi konuşmalar… Bayıldım çocuğa!
Çok güzel 2 tane kapkalın İtalyan mutfağı kitabım oldu: Silver Spoon ve The Classic Italian Cookbook. Bu sayfada sık sık İtalyan mutfağından feyz alarak yaptığım yemekleri göreceksiniz artık. Her seferinde de adamları öven bir iki cümle ederim, tutamam kendimi.
İtalyanlarla ilgili herhangi bir şeye bakarken, okurken, dinlerken çoğu zaman şaşkınlıkla kızgınlık arası bir duyguyla söylenirken buluyorum kendimi. Gözümün önündeki sahne şöyle: Aynı coğrafya, aynı malzemeler… Biz temellerini atmışız binanın, sonra öylece kalmış, sanki mütahit dolandırıcı çıkmış, baştan hesabı iyi yapmamışız paramız tükenmiş. Onlar da ise bir neşe bir kahkaha, çıkmışlar 10 kat. Kadehler elde sürekli kutlamaca. Biz tabi dönmüşüz arkamızı, duyuyoruz coşkuyu neşeyi ama duymazdan geliyoruz. Dikmişiz gözümüzü şaheserimize, övünüp duruyoruz. Aramızdan “ya arkadaşlar, toplayalım aramızda para, çıkalım bir iki kat” diyenlere hemen kızıyoruz, hemen susturuyoruz. Hiç gerek yokmuş, böyle çok muhteşemmiş, olan da sallanıp yıkılabilirmiş, var gücümüzle korumalıymışız o 3-5 çıplak sütunu, mişmişiz, miş miş mişiz…